Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çakozlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çakozlamak durumu


çakozlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Uygunsuz bir durumu fark etmek

2. argo , argo , argo , argo , Anlamak


çakra
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnsan bedeninde bulunan enerjiyi tüm vücuda dağıtan enerji noktaları


Lisan : Sanskrit

Telaffuz : ça'kra

çakşır
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Paça bölümü diz üstünde veya diz altında kalan bir tür erkek şalvarı

Örnek:

1. İyi işlenmiş mavi çakşır ve mavi cepken giyerdi.

1. İyi işlenmiş mavi çakşır ve mavi cepken giyerdi.

2. Kuşların ayağında bulunan ve süs gibi görünen tüy


çakşırlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çakşır giymiş

Örnek:

1. Bu şehrin gençleri de çakşırlı, fermeneli; bıçak ve tüfek oyunu oynar, türkü söyler.

1. Bu şehrin gençleri de çakşırlı, fermeneli; bıçak ve tüfek oyunu oynar, türkü söyler.

2. Ayakları tüylü, paçalı (kuş)


çakşırsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çakşırı olmayan


çaktırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çaktırabilmek işi


çaktırabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Çaktırma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Çaktırmaya gücü yetmek


çaktırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çaktırılmak işi


çaktırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çaktırma işi yapılmak


çaktırış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çaktırma işi


çaktırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çaktırmak işi


çaktırmadan
Anlamı:

1. zarf , zarf , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , zarf , zarf , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Belli etmeden, gizlice, sezdirmeden

Örnek:

1. O, kenar kenar yürüyerek ve çaktırmadan deminki cevizlerin altına göz attı.

1. O, kenar kenar yürüyerek ve çaktırmadan deminki cevizlerin altına göz attı.


Telaffuz : çaktı'rmadan

çaktırmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Çakma işini yaptırmak

2. -i , -i , argo , argo , -i , -i , argo , argo , Sınavda bırakmak

3. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Birinin bir şeyi sezmesini sağlamak


çal
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Taşlık yer, çıplak tepe


Çal
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Denizli iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

çalabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çalabilmek işi


çalabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çalma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Onunki altın, benimki teneke ise demek bir şey çalabilmiş değilim.

1. Onunki altın, benimki teneke ise demek bir şey çalabilmiş değilim.

2. Çalmaya gücü yetmek

3. Çalma becerisi bulunmak


çalacak
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Yoğurt mayası


çalak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Eline ayağına çabuk, atik, çevik

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Eline ayağına çabuk, atik, çevik bir biçimde

Örnek:

1. Norveçli bir seyyah gibi çalak, köprüye indim ve vapura bindim.

1. Norveçli bir seyyah gibi çalak, köprüye indim ve vapura bindim.


Lisan : Farsça çālāk

Telaffuz : ça:la:k, l ve k ince okunur

çalakalem
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gelişigüzel, durmadan yazarak

Örnek:

1. Delegasyonumuz aleyhine çalakalem bir polemiğe girişmiş bulunuyordu.

1. Delegasyonumuz aleyhine çalakalem bir polemiğe girişmiş bulunuyordu.


Telaffuz : çala'kalem

çalakamçı
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Durmadan kamçılayarak

Örnek:

1. Arabacı artık beygiri çalakamçı sürüyor.

1. Arabacı artık beygiri çalakamçı sürüyor.


Telaffuz : çala'kamçı

çalakaşık
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Soluk almadan yiyerek


Telaffuz : çala'kaşık

çalakılıç
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Durmadan kılıç sallayarak

Örnek:

1. Kimi atlı kimi yaya olan Macarlarla çalakılıç savaşıyorlardı.

1. Kimi atlı kimi yaya olan Macarlarla çalakılıç savaşıyorlardı.


Telaffuz : çala'kılıç

çalakürek
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sürekli kürek çekerek

Örnek:

1. Bu sırada kaldırılmakta olan birinci sınıf merdivenine doğru bir sandalın çalakürek yanaştığı görüldü.

1. Bu sırada kaldırılmakta olan birinci sınıf merdivenine doğru bir sandalın çalakürek yanaştığı görüldü.


Telaffuz : çala'kürek