Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çakıştırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çakıştırılmak işi


çakıştırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çakışma işi yaptırılmak


çakıştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çakıştırmak işi


çakıştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çakışma işini yaptırmak

2. nesnesiz , nesnesiz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , nesnesiz , nesnesiz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , İçki içip keyfetmek

Örnek:

1. Güzel meze ile arada bir de çakıştırıyorlar.

1. Güzel meze ile arada bir de çakıştırıyorlar.

3. müzik , müzik , müzik , müzik , Porte üzerindeki notalara söz ögesinin bölümlerini yerleştirmek


çakıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çakıvermek işi


çakıvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak veya ansızın çakmak

Örnek:

1. Bir tanesi altısına yeterken, ben altı kurşunu bir tanesine çakıverdim.

1. Bir tanesi altısına yeterken, ben altı kurşunu bir tanesine çakıverdim.


Telaffuz : çakı'vermek

çakma

İlgili Kelimeler:

çakma kapı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çakmak işi

2. Vurulup çakılarak yapılmış kuyumcu işi

3. Bu işte kullanılan kuyumcu kalıbı

4. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Taklit olan, sahte

5. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Deri hastalığı, yara, çıban


çakma kapı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle iki kuşak üzerine tahtaların çivi ile tutturulması yöntemiyle yapılan basit kapı


çakmacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çakma işini yapan kimse


çakmacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çakmacının yaptığı iş


çakmak

İlgili Kelimeler:

çakmak taşı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası

Örnek:

1. Nasıl oldu bilmem, eğilip yakarken çakaralmaz çakmak kıvılcım çıkardı.

1. Nasıl oldu bilmem, eğilip yakarken çakaralmaz çakmak kıvılcım çıkardı.

2. Çelik, taş, cam, plastik vb. maddeden yapılmış gaz veya benzinle dolu tutuşturma aleti

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Tabanca veya tüfeklerde bulunan tetik düzeni


çakmak
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kuruduğunda kalın kabuk bağlayan kabarcıklarla beliren ve genellikle yüzde çıkan bir deri hastalığı


çakmak fiil

İlgili Kelimeler:

çakaralmaz, çakmak çakmak

Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Vurarak sokup yerleştirmek

Örnek:

1. Çiviyi tahtaya çakmak.

1. Çiviyi tahtaya çakmak.

2. Çivi ile tutturmak

Örnek:

1. İsa'nın ruhu eğer bugün içinden çıkmış olduğu yere inerek bu sahneyi görseydi, kim bilir patriklerini hangi oduna çakardı.

1. İsa'nın ruhu eğer bugün içinden çıkmış olduğu yere inerek bu sahneyi görseydi, kim bilir patriklerini hangi oduna çakardı.

3. Kazık çakıp hayvan bağlamak

Örnek:

1. Atı çayıra çakmak.

1. Atı çayıra çakmak.

4. Bir şeyi başka bir şeye sürtmek, vurmak veya çarpmak

5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Parıldamak, ışık vermek

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Saplamak

Örnek:

1. Bir tanesi altısına yeterken, ben altı kurşunu bir tanesine çakıverdim.

1. Bir tanesi altısına yeterken, ben altı kurşunu bir tanesine çakıverdim.

7. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Sezinlemek, anlamak, farkına varmak

Örnek:

1. Vallahi çaktı mı çakmadı mı anlayamadım. Parasını aldı, tüydü.

1. Vallahi çaktı mı çakmadı mı anlayamadım. Parasını aldı, tüydü.

8. nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , İçki içmek

9. -den , -den , argo , argo , -den , -den , argo , argo , Anlamak, bilmek

Örnek:

1. Ay, bu kadın İngilizceden de çakıyor mu?

1. Ay, bu kadın İngilizceden de çakıyor mu?

10. -i , -i , argo , argo , -i , -i , argo , argo , Vurmak

11. -den , -den , argo , argo , -den , -den , argo , argo , Sınavda başarısız olmak

12. argo , argo , argo , argo , Kabul etmeyeceği bir şeyi kurnazlıkla kabul etmesini sağlamak

Örnek:

1. Kalp parayı birisine çakmak.

1. Kalp parayı birisine çakmak.


çakmak çakmak
Anlamı:

1. ateş etmek


çakmak çakmak
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Parlar durumda, alev alev

Örnek:

1. Hep çakmak çakmak yanan açık ela gözlerinde öfke aşikârdı.

1. Hep çakmak çakmak yanan açık ela gözlerinde öfke aşikârdı.


çakmak taşı
Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Demir veya çeliğe sürtüldüğünde kıvılcım çıkartan bir kuvars türü

2. Düvenlerin altına çakılan küçük ve kesici taş

Örnek:

1. Düven tahtasının altına çakmak taşlarını yerleştiriyordu.

1. Düven tahtasının altına çakmak taşlarını yerleştiriyordu.


çakmakçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çakmak yapan veya satan kimse

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Tüfek ve tabanca çakmaklarını yapan ve onaran kimse


çakmakçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çakmakçının yaptığı iş


çakmaklama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çakmaklamak işi


çakmaklamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Düvenin altına sert taş veya keskin demir parçaları çakmak


çakmaklaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çakmaklaşmak durumu


çakmaklaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Göz çakmak çakmak olmak, kızarmak ve iyice açılmak


çakmaklı
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Çakmak taşı ve zemberekle ateş alan bir tüfek türü


çakmaklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçine çakmak konulan koruyucu malzeme

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çakmakta kullanılacak olan

Örnek:

1. Çakmaklık benzin.

1. Çakmaklık benzin.


çakmaksız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çakmağı olmayan

2. isim , isim , isim , isim , Eski, kullanılmaz tabanca veya tüfek

3. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kibrit