Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ağanın gözü öküzü semiz eder
Anlamı:

1. `ana babalar çocuklarına, mal sahipleri de mallarına iyi bakarlarsa iyi sonuçlar alınır` anlamında kullanılan bir söz


ağanın gözü, yiğidin sözü
Anlamı:

1. çalışanlarını gereği gibi yöneten ve çalıştıran kişi iyi bir yöneticidir, sözünün eri olan kimse de yiğittir


ağanın malı çıkar, uşağın canı
Anlamı:

1. `bir afeti önlemek için patron malını, işçi de canını feda eder` anlamında kullanılan bir söz


aganta
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Yısa veya laçka edilmekte olan bir halatın ve zincirin kısa bir süre elde tutulup bırakılmaması için verilen emir


Lisan : İtalyanca agguanta

Telaffuz : aga'nta

ağarabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağarabilmek işi


ağarabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ağarma ihtimali bulunmak


agaragar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deniz yosunlarından çıkarılan, beslenme endüstrisinde, hekimlikte ve bakteriyolojide kullanılan bir jelatin türü, jeloz


Lisan : (Malaya dilinden)

ağaran baş, ağlayan göz gizlenmez
Anlamı:

1. `belirtileri meydanda olan yaşlılık ve izleri ortada duran üzüntü ne yapılsa gizlenemez` anlamında kullanılan bir söz


ağarık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Beyazlaşmış

2. Rengi solmuş


ağarış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağarma işi


ağarıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağarıvermek işi


ağarıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak ağarmak


Telaffuz : ağarı'vermek

ağarma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağarmak işi

Örnek:

1. Bu esnada şafak sökmeye ve gök ağarmaya başlamıştı.

1. Bu esnada şafak sökmeye ve gök ağarmaya başlamıştı.


ağarmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Beyazlaşmak

Örnek:

1. Sakalı ağardı fakat gönlü kocamadı.

1. Sakalı ağardı fakat gönlü kocamadı.

2. Aydınlanmak

Örnek:

1. Selim çıkını aldı, güneşte ağaran patika yolunu tuttu.

1. Selim çıkını aldı, güneşte ağaran patika yolunu tuttu.

3. Rengi solmak


ağartabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağartabilmek işi


ağartabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ağarmasını sağlama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Ağartmaya gücü yetmek


ağartı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uzaktan ancak seçilebilen, belli belirsiz bir aklık

Örnek:

1. Şafağın ağartısıyla beraber foklar uyanıp derilerini giydikten sonra birer ikişer denize açılmışlar.

1. Şafağın ağartısıyla beraber foklar uyanıp derilerini giydikten sonra birer ikişer denize açılmışlar.

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Süt, yoğurt, peynir, ayran vb. yiyecek ve içecekler


ağartılış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağartılıma işi


ağartılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağartılmak işi


ağartılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Temizlenmek, beyazlatılmak


ağartma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağartmak işi


ağartmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ak duruma getirmek, beyazlatmak

Örnek:

1. O zaman da denizde sakal ağartmış olanların çoğu bu işte bir bit yeniği var diye işkillenmişler.

1. O zaman da denizde sakal ağartmış olanların çoğu bu işte bir bit yeniği var diye işkillenmişler.

2. Kuyumculukta gümüşü temizlemek


ağbenek
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ağ görünüşünde olan, arpa yapraklarına yerleşerek oldukça önemli zararlara yol açan, açık veya koyu kahverengi asklı mantar

2. Bu mantarın yol açtığı ekin hastalığı


Telaffuz : a'ğbenek

ağbeneklilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arpada görülen mantar hastalığı (Pyrenophora)


ağcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağ ile balık tutarak geçinen kimse