Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
adres kitabı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle belli bir iş veya meslekte olanların iş ve ev adreslerini toplu olarak gösteren kitap


adres makinesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Posta gönderilerinin üzerine adres bilgilerini basan alet


adres rehberi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Adres defteri


adsal
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Adla ilgili, ad niteliğinde olan


adsız

İlgili Kelimeler:

adsız parmak, adsız sansız

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Adı olmayan, isimsiz

2. Tanınmayan, bilinmeyen, isimsiz

Örnek:

1. Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı.

1. Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı.

3. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Türklerde, ailesinden ayrıldığı için artık onun adını taşımak, onun adıyla anılmak hakkını yitirmiş olan, bir yararlık gösterdiğinde ancak ad kazanabilen delikanlı, isimsiz


adsız parmak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüzük parmağı


adsız sansız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Adı anılmayan, bilinmeyen

Örnek:

1. Yıllarca bir köşede adsız sansız, bir yarım münevver ömrü sürmeye mahkûm kalmanın acısı yüreğini hınç ve isyan ile doldurmuş.

1. Yıllarca bir köşede adsız sansız, bir yarım münevver ömrü sürmeye mahkûm kalmanın acısı yüreğini hınç ve isyan ile doldurmuş.


adsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Adsız olma durumu, isimsizlik


advertorial
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 tanıtıcı reklam


Lisan : İngilizce advertorial

aerobik

İlgili Kelimeler:

aerobik solunum

Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Sağlıklı bir vücuda sahip olmak için tempolu müzik eşliğinde yapılan bir jimnastik türü


Lisan : İngilizce aerobic

aerobik solunum
Anlamı:

1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Hücrede yalnız moleküler oksijenin kullanıldığı bir solunum şekli


aerodinamik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hareket hâlinde olan bir cisim üzerinde havanın yarattığı etkiyi inceleyen bilim

2. fizik , fizik , fizik , fizik , Gazların hareketini inceleyen bilim dalı

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu bilim alanlarıyla ilgili olan


Lisan : Fransızca aérodynamique

aeroloji
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hava araştırmaları bilimi


Lisan : Fransızca aérologie

Telaffuz : l ince okunur

aerolojik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aeroloji ile ilgili


Lisan : Fransızca aérologique

Telaffuz : l ince okunur

af

İlgili Kelimeler:

affedilmek, affetmek, affettirmek, affeylemek, affolunmak, genel af, özel af, umumi af

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir suçu, bir kusuru veya bir hatayı bağışlama

2. Görevden çıkarılma

Örnek:

1. Kardeşinin vazifeden affı kararlaşmış.

1. Kardeşinin vazifeden affı kararlaşmış.


Lisan : Arapça ʿafv

af buyurun!
Anlamı:

1. `affedersiniz, affınızı rica ederim` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Efendimiz, af buyurun, boynumuz kıldan incedir.

1. Efendimiz, af buyurun, boynumuz kıldan incedir.

2. alay yollu , alay yollu , alay yollu , alay yollu , `halt etmişsiniz` anlamında kullanılan bir söz


af çıkarmak
Anlamı:

1. bir suçun bağışlanması için Türkiye Büyük Millet Meclisinden kanun çıkarmak

Örnek:

1. Münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılmaz.

1. Münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılmaz.


af dilemek
Anlamı:

1. işlenen hata veya suç için bağışlanmayı istemek

Örnek:

1. Yalvardım, af diledim, barıştık.

1. Yalvardım, af diledim, barıştık.


afacan
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Zeki ve yaramaz (çocuk)

Örnek:

1. Güneş ise afacan bir çocuk gibi bulutlarla saklambaç oynuyor, bir kaybolup bir gözüküyordu.

1. Güneş ise afacan bir çocuk gibi bulutlarla saklambaç oynuyor, bir kaybolup bir gözüküyordu.


afacanlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Afacanlaşmak durumu


afacanlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yaramazlaşmak, yaramaz, ele avuca sığmaz duruma gelmek

Örnek:

1. Çocuk günden güne afacanlaşıyor.

1. Çocuk günden güne afacanlaşıyor.


afacanlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Afacan olma durumu, yaramazlık

Örnek:

1. Ben sürekli bir afacanlıkla ve çığırtkanlıkla koşuşup duruyordum.

1. Ben sürekli bir afacanlıkla ve çığırtkanlıkla koşuşup duruyordum.


afak
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ufuklar

Örnek:

1. Garp'ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar / Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var

1. Garp'ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar / Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var


Lisan : Arapça āfāḳ

Telaffuz : a:fa:k

afakan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hafakan


Lisan : Arapça ḫafaḳān

afaki
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Gereksiz, önemsiz (söz)

Örnek:

1. Biraz afaki sohbetten sonra oradan kalktık.

1. Biraz afaki sohbetten sonra oradan kalktık.

2. Bir kaynağa dayanmayan, hayalî


Lisan : Arapça āfāḳī

Telaffuz : a:fa:ki: