adi adım

Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , askerlik , askerlik , isim , isim , spor , spor , askerlik , askerlik , Adımda uygunluk, beraberlik gerektirmeyen ve grup olarak yapılan bir yürüyüş türü

adı batası (veya batasıca)

Anlamı:

1. `yok olası` anlamında kullanılan bir ilenme sözü

adı batmak

Anlamı:

1. sevilmeyen bir şey veya kimse unutulmak, adı anılmaz olmak, artık sözü edilmemek

adı belirsiz

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ünü olmayan, tanınmayan, kim ve ne olduğu bilinmeyen

adı belirsizlik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Adı belirsiz olma durumu

adı bile okunmamak

Anlamı:

1. birine veya bir şeye hiç önem verilmemek

adı çıkmak

Anlamı:

1. kötü bir ün kazanmak

Örnek:

1. Onun adı çıkmış yoksa fena adam değil.

1. Onun adı çıkmış yoksa fena adam değil.

2. hakkı olmayan bir ün kazanmak

Örnek:

1. O berberin adı çıkmış, aslında iyi tıraş edemiyor.

1. O berberin adı çıkmış, aslında iyi tıraş edemiyor.

adı çıkmış dokuza, inmez sekize

Anlamı:

1. `birinin bir kere adı çıktıktan sonra onun hakkındaki yaygın inanç artık kolay kolay düzelemez` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Artık o yana bir daha gelme, adın çıktı dokuza, inmez sekize, demedim miydi?

1. Artık o yana bir daha gelme, adın çıktı dokuza, inmez sekize, demedim miydi?

adi defter

Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Bir işletmenin veya ticarethanenin yaptığı işlemlerinin, muhasebe kayıtlarının geçirildiği ticari defter

adı deliye çıkmak

Anlamı:

1. deli olmadığı hâlde deli olarak tanınmak

Örnek:

1. Böyle bir şey yazmaya kalkarsam adım deliye çıkacak.

1. Böyle bir şey yazmaya kalkarsam adım deliye çıkacak.

adı duyulmak

Anlamı:

1. tanınmak, ünlenmek

adı geçmek

Anlamı:

1. anılmak, söz konusu olmak, ismi geçmek

Örnek:

1. Necip Fazıl, adı geçen iki şiirden birer bölüm okudu.

1. Necip Fazıl, adı geçen iki şiirden birer bölüm okudu.

adı gibi bilmek

Anlamı:

1. çok iyi bilmek

adi ıskarmoz

Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Teknenin küpeştesine takılan ve üzerine dolanan bir halat ile içinden sadece bir kürek geçebilen, birbirine yakın, iki ahşap çubuk

adı kaldırılmak

Anlamı:

1. anılmaz olmak, silinip gitmek

Örnek:

1. Saatlerce adı dünya yüzünden kaldırılmaya çalışılan Türklüğün talihini düşünürdüm.

1. Saatlerce adı dünya yüzünden kaldırılmaya çalışılan Türklüğün talihini düşünürdüm.

adı kalmak

Anlamı:

1. bir kimse veya bir şey öldükten, ortadan çekildikten sonra dillerde yalnız adı dolaşmak

adı karışmak

Anlamı:

1. kötü bir işle birinin ilgisi bulunduğu söylenilmek

adi kesir

Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bayağı kesir

adı kötüye çıkmak

Anlamı:

1. ünü kötü olarak yayılmak

Örnek:

1. Adam bir hafta içinde cızlamı çekerse hiç günahım yokken adım kötüye çıkar.

1. Adam bir hafta içinde cızlamı çekerse hiç günahım yokken adım kötüye çıkar.

adı olmak

Anlamı:

1. gereksiz, yersiz ünü olmak

adi palanga

Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Bir tekli ve bir çiftli makaradan oluşan palanga

adı sanı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin kimliği

Örnek:

1. Depremlerin acısını, sızısını belirtmek de adı sanı bilinmez köylü şairlere düşer.

1. Depremlerin acısını, sızısını belirtmek de adı sanı bilinmez köylü şairlere düşer.

adı sanı olmak

Anlamı:

1. bilinmek, tanınmak, ünlü olmak

Örnek:

1. Osman Efendi'nin adı sanı vardı.

1. Osman Efendi'nin adı sanı vardı.

adi suçlu

Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Basit suçları işleyen kimse

adi suçluluk

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Adi suçlu olma durumu