92406 kayıt bulundu.
adalet kapısı, adalet mahkemesi, adalet örgütü, adalet sarayı, sosyal adalet
1. isim , isim , isim , isim , Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe
2. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme
1. Hiçbir kuvvet beni adaletin tecellisi için çalışmaktan menedemeyecektir.
1. Hiçbir kuvvet beni adaletin tecellisi için çalışmaktan menedemeyecektir.
3. Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları
1. Suçlular adaletin pençesinden kurtulamazlar.
1. Suçlular adaletin pençesinden kurtulamazlar.
4. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk
1. Germiyan'da Süleyman Şahımız adaletle hüküm sürer.
1. Germiyan'da Süleyman Şahımız adaletle hüküm sürer.
Lisan : Arapça ʿadālet
Telaffuz : ada:let
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Hak ve hukukun aranacağı yer
1. Memlekette bir mahkeme, bir adalet kapısı var.
1. Memlekette bir mahkeme, bir adalet kapısı var.
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Adliye mahkemesi
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Adliye teşkilatı
1. sanık, adalet işleriyle uğraşan kuruluşa gidip hakkında gerekli işlemin yapılmasını istemek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Adil
1. Bütün güzel, haklı, adaletli, doğru sözleri bizi satranç taşı hâline getirmek için uyduruyor.
1. Bütün güzel, haklı, adaletli, doğru sözleri bizi satranç taşı hâline getirmek için uyduruyor.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Adalete aykırı düşen (şey)
1. Adaletsiz karar.
1. Adaletsiz karar.
2. Adaleti olmayan (kimse)
1. isim , isim , isim , isim , Adalete aykırı olma durumu
1. Bu işte adaletsizlik var.
1. Bu işte adaletsizlik var.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ada halkından olan (kimse)
1. Adayı ve adalıları o kadar sevmeme rağmen bir türlü yıldızım barışmamıştır.
1. Adayı ve adalıları o kadar sevmeme rağmen bir türlü yıldızım barışmamıştır.
adam adama, adamakıllı, adam başı, adam boyu, adam kıtlığında, adamkökü, adamotu, adam sarrafı, adam sendeci, adam yokluğunda, altın adam, asılmışadam, baba adam, balık adam, beyaz adam, bulaşık adam, istenmeyen adam, kardan adam, kiralık adam, kötü adam, kurbağa adam, lüzumsuz adam, Müslüman adam, ömür adam, parmak adam, parmak çocuk, sokaktaki adam, son adam, tek adam, teknik adam, yarım adam, ahiret adamı, bilim adamı, dağ adamı, dava adamı, devlet adamı, din adamı, el adamı, ev adamı, fikir adamı, gemi adamı, görev adamı, gösteri adamı, günün adamı, halk adamı, hayat adamı, ilim adamı, iş adamı, kanun adamı, kavga adamı, salon adamı, sanat adamı, uzay adamı, zamane adamı
1. isim , isim , isim , isim , İnsan
2. Erkek kişi
1. İyi bir adam isterse, babası da verirse varacak.
1. İyi bir adam isterse, babası da verirse varacak.
3. Birinin yanında bulunan ve işini yapan kimse
1. Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar.
1. Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar.
4. Birinin yararlandığı, kullandığı kimse
1. Hemen hepsi para çevrelerinin adamlarıydı.
1. Hemen hepsi para çevrelerinin adamlarıydı.
5. Daima birinin yanında olan, onu destekleyen, isteklerini yerine getiren kimse
1. O benim adamımdır, hiçbir ricamı geri çevirmez.
1. O benim adamımdır, hiçbir ricamı geri çevirmez.
6. Görevli kimse
1. Artık şunları toplatsak, dedi, kavasa söyleseniz de bir adam buluverse.
1. Artık şunları toplatsak, dedi, kavasa söyleseniz de bir adam buluverse.
7. İyi huylu, güvenilir kimse
8. Bir alanı benimseyen kimse
9. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Eş, koca
Lisan : Arapça ādem
adam adama savunma
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gölge gibi izleyerek
2. spor , spor , spor , spor , Bir oyunda tutmakla görevli olduğu rakibi yakından takip ederek
1. `insanların birbirlerine her zaman gereksinimleri olur` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Futbol, basketbol, hentbol vb. oyunlarda karşı takımdan tutmakla görevli olduğu oyuncuyu kollamaya, rahat hareket etmesini ve sayı yapmasını engellemeye dayalı savunma biçimi
1. `konuğumuzdan veya yanımıza bir iş için gelen kimseden yüksünmemeliyiz çünkü onlar yanımızda sürekli olarak kalmazlar` anlamında kullanılan bir söz
1. `insanları ahlaklı davranmaya iten korku değil, küçük görülme duygusudur` anlamında kullanılan bir söz
1. `bir kimse başka bir kimseyi ancak bir kez aldatabilir, diğeri bir daha aldatmasına izin vermez` anlamında kullanılan bir söz
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Adam başına
1. Bu ağır yükü ticarethaneye taşıyan sırık hamallarına adam başı birkaç mangır veriliyordu.
1. Bu ağır yükü ticarethaneye taşıyan sırık hamallarına adam başı birkaç mangır veriliyordu.