92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Baklagillerden, bir süs bitkisi ve bunun güzel kokulu, mor, beyaz renkli, saç lülesi görünüşünde olan kıvrıntılı çiçeği (Phaseolus caracalla)
Lisan : Farsça zulf + Arapça ʿarūs
1. isim , isim , isim , isim , Hz. Muhammed'in Hz. Ali'ye armağan ettiği, ucu ikiye ayrılmış kılıç
Özel: Evet
Lisan : Arapça ẕu'l-fiḳār
1. isim , isim , isim , isim , Zülüf
Lisan : Farsça zulf + yār
Telaffuz : zü'lfüyâ:rı
1. hatırlı, güçlü bir kimseyi veya bir makamı gücendirmek, darılmasına yol açmak
2. birine zarar veya sıkıntı vermek
3. sıkıntı verecek, sorun olacak konulara girmek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Karanlık
1. Görmek için aydınlık ve görülmemek için zulmet lazımdı.
1. Görmek için aydınlık ve görülmemek için zulmet lazımdı.
Lisan : Arapça ẓulmet
1. -e , -e , -e , -e , Eziyet etmek, işkence etmek
1. Zalimi zulmetmekten alıkoyarsan kardeşlik hakkını yerine getirmiş olursun.
1. Zalimi zulmetmekten alıkoyarsan kardeşlik hakkını yerine getirmiş olursun.
Lisan : Arapça ẓulm + Türkçe etmek
Telaffuz : zu'lmetmek
zülfüyâr
1. isim , isim , isim , isim , Şakaklardan sarkan saç lülesi
1. Eser seher yeli zülfün dağıtır / Gerdana dökülen tel incinmesin
1. Eser seher yeli zülfün dağıtır / Gerdana dökülen tel incinmesin
2. Sevgilinin saçı, zülfüyâr
1. Üçü orta boylu, boyları uzar / Üçü uzun boylu, zülfünü düzer
1. Üçü orta boylu, boyları uzar / Üçü uzun boylu, zülfünü düzer
Lisan : Farsça zulf
zulmetmek
1. isim , isim , isim , isim , Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, eziyet, cefa
1. Nöbetçinin siyah süngüsü zorbalığın ve zulmün bir timsali gibi gözlerimin önünden geçiyordu.
1. Nöbetçinin siyah süngüsü zorbalığın ve zulmün bir timsali gibi gözlerimin önünden geçiyordu.
Lisan : Arapça ẓulm
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bir nesnenin görüntüsünü büyütmek için objektifin odak uzaklığını değiştirmek, zum yapmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir konunun belirli bir noktasına yoğunlaşmak
zümre edebiyatı, zümre toplantısı
1. isim , isim , isim , isim , Topluluk, takım, grup, camia
1. O, yine de sevenler zümresine olan bağını muhafaza eder.
1. O, yine de sevenler zümresine olan bağını muhafaza eder.
2. Tür, cins
Lisan : Arapça zumre
1. isim , isim , isim , isim , Aynı dersi okutan branş öğretmenlerinin ders konularını veya öğrenci sorunlarını ele aldığı kurul
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Zümrüt yeşili
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan
Lisan : Arapça zumurrudī
Telaffuz : zümrüdi:
1. isim , isim , isim , isim , Anka
Özel: Evet
Lisan : Farsça sī + murġ + Arapça ʿanḳā
Telaffuz : zümrü'düanka:
1. hayal ürünü olan veya adı olup da kendi var olmayan (iyi ve güzel şeyler)
zümrüt yeşili
1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı, doğal alüminyum ve berilyum silikatı
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu taştan yapılan
1. Parmağındaki zümrüt yüzüğü ile bu salonda herkesin saygı gösterdiği bir varlıktı.
1. Parmağındaki zümrüt yüzüğü ile bu salonda herkesin saygı gösterdiği bir varlıktı.
3. isim , isim , isim , isim , Koyu yeşil renk
4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan
1. Zümrüt çayırlar.
1. Zümrüt çayırlar.
Lisan : Arapça zumurrud
1. yemyeşil
1. Şu zümrüt gibi Kuşdili deresi burnumuzun önünde de bir sandalla bir defa bile dolaşamadık.
1. Şu zümrüt gibi Kuşdili deresi burnumuzun önünde de bir sandalla bir defa bile dolaşamadık.
1. isim , isim , isim , isim , Koyu yeşil
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan