Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
zorlukla
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Zor bir biçimde, güçlükle

Örnek:

1. Kalabalık içinde zorlukla boş bir masa bularak oturdum.

1. Kalabalık içinde zorlukla boş bir masa bularak oturdum.


Telaffuz : zorlu'kla

zorsunma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zorsunmak durumu


zorsunmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yüksünmek, yapacağı işi ağır bir yük veya angarya olarak kabul etmek

Örnek:

1. Ben zaten zayıfım. Beybabam dedi ki zorsunuyorsan çalışma oğlum, dedi.

1. Ben zaten zayıfım. Beybabam dedi ki zorsunuyorsan çalışma oğlum, dedi.


zoru olmak
Anlamı:

1. kendisini zorlayan bir durumu, bir sıkıntısı olmak, sorunu bulunmak, güçlüğü olmak

Örnek:

1. Bizim anlayacağımız, bu memleketin iki tek zoru var. Biri okul, öteki de yol.

1. Bizim anlayacağımız, bu memleketin iki tek zoru var. Biri okul, öteki de yol.


zoru zoruna
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Zorluk çekerek


zorun
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mecburiyet

Örnek:

1. Biz artık ilkel insan anlayışımızı değiştirmek zorununu duyuyoruz.

1. Biz artık ilkel insan anlayışımızı değiştirmek zorununu duyuyoruz.


zorun ne?
Anlamı:

1. `amacın ne, ne istiyorsun?` anlamında kullanılan bir söz

2. `neden kendini bu kadar zorluyorsun` anlamında kullanılan bir söz


zoruna gitmek
Anlamı:

1. onuruna dokunmak, gücüne gitmek


Ön Takı : (bir şey birinin)

zorunda bırakmak
Anlamı:

1. yapmaya mecbur etmek

Örnek:

1. Onları susmak zorunda bırakmanın sıkıntısını duyuyorum.

1. Onları susmak zorunda bırakmanın sıkıntısını duyuyorum.


zorunda kalmak (veya olmak)
Anlamı:

1. kesinlikle yapması gerekmek, yapmaya mecbur olmak

Örnek:

1. Kitabını basacak yayınevi bulamamış, onu kendi parasıyla bastırmak zorunda kalmıştır.

1. Kitabını basacak yayınevi bulamamış, onu kendi parasıyla bastırmak zorunda kalmıştır.


zorunlu

İlgili Kelimeler:

zorunlu emeklilik, zorunlu öğrenim, zorunlu sigorta

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kesin olarak gereksinim duyulan, zaruri, mecburi, ıztırari

Örnek:

1. Tanzimat, gecikmiş de olsa zorunlu, kaçınılmaz bir atılımdı.

1. Tanzimat, gecikmiş de olsa zorunlu, kaçınılmaz bir atılımdı.

2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Doğal olarak kaçınılması imkânsız olan, olumsal karşıtı


zorunlu emeklilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yasalarda şartları belirlenmiş mecburi emeklilik


zorunlu kılmak
Anlamı:

1. mecbur etmek


zorunlu öğrenim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İlköğretim


zorunlu olarak
Anlamı:

1. kendi isteğinin dışında


zorunlu sigorta
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Trafik sigortası, deprem sigortası gibi yaptırılması zorunlu olan sigorta


zorunluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zorunluluk

2. toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , Olayların iç ve özlerindeki düzenlilik, yasaya bağlılık ve yapı gereği, belli şartlar altında ortaya çıkması kaçınılmaz olan şey

3. toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , İnsanın, doğanın ve toplumun nesnel yasalarına bağımlı olması durumu


zorunluluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Olması gerekme, olduğundan başka olmama, zorunlu olma, mecburluk, mecburiyet, mecburilik, zaruret, ıztırar, zorunluk, zarurilik

Örnek:

1. Bu zorunluluk, başkalarınca savsaklanmış görevi yerine getirmekten doğuyor.

1. Bu zorunluluk, başkalarınca savsaklanmış görevi yerine getirmekten doğuyor.


Zr
Anlamı:

1. kimya , kimya , kimya , kimya , Zirkonyum elementinin simgesi


zübde
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Öz (I)


Lisan : Arapça zubde

züccaciye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cam, porselen vb. maddelerden yapılmış eşya

2. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Cam, porselen ile ilgili


Lisan : Arapça zucāciyye

Telaffuz : zücca:ciye

züccaciyeci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Züccaciye satan kimse


züccaciyecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Züccaciyecinin yaptığı iş


züğürt

İlgili Kelimeler:

züğürt tesellisi, çehre züğürdü

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Parasız, yoksul, meteliksiz olan (kimse)


züğürt olup düşünmektense uyuz olup kaşınmak yeğdir
Anlamı:

1. `uyuz olup kaşınmak insanı çok rahatsız eder ama züğürtlükten dolayı ne yapacağını düşünmek daha çok rahatsız eder` anlamında kullanılan bir söz