Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
Zonguldaklı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zonguldak ilinden olan kimse


Özel: Evet

Zonguldaklılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zonguldaklı olma durumu


Özel: Evet

zonk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , `Zonklamak` anlamındaki zonk zonk atmak, `vücudun bir yeri çok zonklamak` anlamındaki zonk zonk zonklamak deyimlerinde geçer

Örnek:

1. Sağ koluma bir ok saplanmıştı sanki, bir yerden bir sinir zonk zonk atıyordu.

1. Sağ koluma bir ok saplanmıştı sanki, bir yerden bir sinir zonk zonk atıyordu.


zonklama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zonklamak işi

Örnek:

1. Sabahleyin uyanır uyanmaz, ani bir diş zonklaması gibi bir şey duydum içimde.

1. Sabahleyin uyanır uyanmaz, ani bir diş zonklaması gibi bir şey duydum içimde.


zonklamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Vücudun bir yeri nabız atışı gibi, kesik kesik ağrımak veya sancımak

Örnek:

1. Dişlerini sıkmış, şakakları zonkluyor, alnında yağlı ve kınalı ter damlacıkları.

1. Dişlerini sıkmış, şakakları zonkluyor, alnında yağlı ve kınalı ter damlacıkları.


zonklatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zonklatmak işi


zonklatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Zonklamasına yol açmak, zonklamasına sebep olmak

Örnek:

1. Yeri göğü zonklatarak tepeden aşağı yürüdü.

1. Yeri göğü zonklatarak tepeden aşağı yürüdü.


zoolog
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hayvan bilimci


Lisan : Fransızca zoologue

Telaffuz : l ince okunur

zooloji
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hayvan bilimi


Lisan : Fransızca zoologie

Telaffuz : l ince okunur

zoolojik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hayvan bilimsel


Lisan : Fransızca zoologique

Telaffuz : l ince okunur

zoospor
Anlamı:

1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Suda yaşayan mantarlarda ve su yosunlarında bulunan, selüloz zardan yoksun, üzerindeki iki veya daha çok titrek tüyle hareket eden üreme hücresi


Lisan : Fransızca zoospor

zootekni
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evcil hayvanları üretme ve yetiştirme bilimi


Lisan : Fransızca zootechnie

zor

İlgili Kelimeler:

zor alım, zor bela, zoru zoruna, zar zor, idrar zoru, sidik zoru

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay karşıtı

Örnek:

1. Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir.

1. Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir.

2. isim , isim , isim , isim , Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık

Örnek:

1. Dün gece bütün sinirlerimi bir kâbus işkencesinin zoru altına koyan buhranlı saatler yaşadım.

1. Dün gece bütün sinirlerimi bir kâbus işkencesinin zoru altına koyan buhranlı saatler yaşadım.

3. isim , isim , isim , isim , Yüküm, mecburiyet

Örnek:

1. Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu biliyordu.

1. Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu biliyordu.

4. isim , isim , isim , isim , Baskı

Örnek:

1. Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi.

1. Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi.

5. zarf , zarf , zarf , zarf , Güçlükle

Örnek:

1. El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zapt ediyorlardı.

1. El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zapt ediyorlardı.

6. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , `Yapamazsın` anlamında kullanılan bir söz


Lisan : Farsça zūr

zor alım
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , İşlenen bir suç karşılığı olarak suçlunun malının bütünü veya bir bölümü üstündeki mülkiyetine son verilmesi ve bu mülkiyetin bir başka kuruluşa devredilmesi, müsadere

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Tanzimattan önce herhangi bir kişiye ait mallara padişah adına el konulması, müsadere


zor alıma çarpmak
Anlamı:

1. kişi mallarına devlet adına yasal olarak el koymak, müsadere etmek


zor bela
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Güçlükle

Örnek:

1. Gömleğinden çıkardığı çuvala cesedi soktuktan sonra zor bela evine kadar taşıdı.

1. Gömleğinden çıkardığı çuvala cesedi soktuktan sonra zor bela evine kadar taşıdı.


zor gelmek
Anlamı:

1. bir işin yapılması birine güç gelmek

Örnek:

1. Ama sevdiğimiz insanın acı çekmesini seyretmek, ölüm acısından çok daha zor gelmiştir bana.

1. Ama sevdiğimiz insanın acı çekmesini seyretmek, ölüm acısından çok daha zor gelmiştir bana.


zor kullanmak
Anlamı:

1. bir işin yapılması için her türlü baskıya başvurmak


zor oyunu bozar
Anlamı:

1. hile, güç kullanarak düzenlenen oyun boşa çıkarıldığında söylenen bir söz


zora binmek
Anlamı:

1. iş ancak zor kullanılmakla sonuçlanacak bir hâl almak

2. zorlaşmak


zora gelememek
Anlamı:

1. baskıya, sıkıntıya veya sıkı bir çalışmaya dayanamamak, katlanamamak


zora koşmak
Anlamı:

1. güçlük çıkarmak


zoraki
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İstemeyerek yapılan

Örnek:

1. Sinirli ve zoraki bir gülüşle güldü.

1. Sinirli ve zoraki bir gülüşle güldü.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , İstemeye istemeye, istemeyerek, zorla

Örnek:

1. Pek çok okuyucum bunu zoraki okumuştur.

1. Pek çok okuyucum bunu zoraki okumuştur.


Lisan : Farsça zūr + Yunanca

Telaffuz : zora:ki

zorba
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gücüne güvenerek hükmü altında bulunanlara söz hakkı ve davranış özgürlüğü tanımayan (kimse), müstebit, mütegallibe, despot, diktatör


Lisan : Farsça zūrbāz

zorbaca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Zorbaya yakışır bir biçimde


Telaffuz : zorba'ca