92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Zımparayı andıran, zımparaya benzeyen, zımpara gibi
veledizina
1. isim , isim , isim , isim , Aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişki
Lisan : Arapça zināʾ
Telaffuz : zina:
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Kırmızı renkli doğal cıva sülfür
2. Kırmızı kurşun oksidin veya sülüğenin eski adı
Lisan : Arapça zincefr, zuncufr
emir komuta zinciri, patinaj zinciri, saadet zinciri, söz zinciri, suluk zinciri
1. isim , isim , isim , isim , Birbirine geçmiş bir sıra metal halkadan oluşan bağ
2. Art arda gelen şeylerin oluşturduğu dizi
1. Otomobillerin bitmez tükenmez zinciri üzerinden geçiyor.
1. Otomobillerin bitmez tükenmez zinciri üzerinden geçiyor.
3. Taşıtların kar veya buzda kaymaması için tekerleklerine takılan alet
4. Altın veya gümüşten yapılmış takı
5. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Hükümlülerin eline, ayağına vurulan demir bağ
1. Elleri, ayakları kalın baklalı zincirle bağlı biçarenin.
1. Elleri, ayakları kalın baklalı zincirle bağlı biçarenin.
Lisan : Farsça zencīr
1. elini ayağını bağlamak
2. özgürlüğünü elinden almak
1. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım
1. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım
Ön Takı : (birine)
zincirleme ad tamlaması, zincirleme isim tamlaması, zincirleme kaza, zincirleme sıfat tamlaması, zincirleme tepkime
1. isim , isim , isim , isim , Zincirlemek işi
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Birbirini izleyen, art arda gelen, müteselsil, teselsül
1. Zincirleme laflarla karşı tarafın ekmeğine kat kat yağ sürerler.
1. Zincirleme laflarla karşı tarafın ekmeğine kat kat yağ sürerler.
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Bir ad tamlamasının ikinci bir ad tamlaması kurması
1. Evin kapısının kilidi.
1. Evin kapısının kilidi.
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Zincirleme ad tamlaması
1. isim , isim , isim , isim , Üç veya daha çok aracın trafik kazasına karışması durumu
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Bir sıfat tamlamasına çoğu kez `-li` bazen de `-siz` veya 3. kişi iyelik eki getirilerek kurulan ikinci bir sıfat tamlaması
1. Kırmızı başlıklı kız. Beyaz yakasız öğrenci.
1. Kırmızı başlıklı kız. Beyaz yakasız öğrenci.
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Art arda birden fazla tepkimenin oluşması durumu
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Zincirle bağlanmak
2. Birbirine sıkıca bağlanmak
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Art arda, peş peşe sıralanmak
1. İçi karmakarışık, çocukluk yıllarından Ahmet'e ilişkin bir sürü çağrışım, birbirine zincirleniyor.
1. İçi karmakarışık, çocukluk yıllarından Ahmet'e ilişkin bir sürü çağrışım, birbirine zincirleniyor.
zindandelen
1. isim , isim , isim , isim , Tutuklu veya hükümlülerin içine konulduğu kapalı yer
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok karanlık ve sıkıntılı yer
1. Bir od düştü yanar tatlı özüme / Dünya zindan görünüyor gözüme
1. Bir od düştü yanar tatlı özüme / Dünya zindan görünüyor gözüme
Lisan : Farsça zindān
1. bir yeri yaşanmaz, huzursuz, rahatsız, zevk alınmaz bir duruma getirmek
1. Ah evladım sorma; onu bir zalim herif aldı, zavallı tazeye dünyayı zindan etti.
1. Ah evladım sorma; onu bir zalim herif aldı, zavallı tazeye dünyayı zindan etti.
1. çok karanlık duruma gelmek
2. çok sıkıcı ve içinde yaşanmaz duruma gelmek
1. Lakin bir gün öyle bir şey olmuştu ki Özbekiye Bahçesi gözümde âdeta zindan kesildiydi.
1. Lakin bir gün öyle bir şey olmuştu ki Özbekiye Bahçesi gözümde âdeta zindan kesildiydi.
Ön Takı : (bir yer)
1. yaşanmaz, huzursuz, rahatsız, zevk alınmaz duruma gelmek
1. Evi ona zindan oldu.
1. Evi ona zindan oldu.
Ön Takı : (bir yer)