Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
zeytinyağlı sarma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Malzemesi zeytinyağı ile pişirilen sarma


zeytuni
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Zeytin rengi

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan


Lisan : Arapça zeytūnī

Telaffuz : zeytu:ni:

zıbarış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zıbarma işi


zıbarma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zıbarmak işi


zıbarmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ölmek, gebermek

Örnek:

1. Kulağından tutup atarız içeriye, zıbarana kadar kalır orada.

1. Kulağından tutup atarız içeriye, zıbarana kadar kalır orada.

2. hakaret yollu , hakaret yollu , hakaret yollu , hakaret yollu , Uyumak, çok içip sızmak


zıbartma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zıbartmak işi


zıbartmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Zıbarma işini yaptırmak


zibidi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gülünç olacak derecede kısa ve dar giyinmiş olan

2. isim , isim , isim , isim , Yersiz ve zamansız davranışları olan kimse

Örnek:

1. Nereden bulmuştu bu zibidiyi?

1. Nereden bulmuştu bu zibidiyi?


zibidilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zibidi olma durumu


zıbın
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bebeklere iç çamaşırı olarak giydirilen, ince pamukludan kısa ve kollu giysi

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Kolsuz kadın giysisi


zıddı olmak
Anlamı:

1. bir şey birini tedirgin etmek, hoşuna gitmemek


zıddına basmak (veya gitmek)
Anlamı:

1. sinirlendirmek, sinirini bozmak

Örnek:

1. Niçin babanın zıddına basıyorsun evladım?

1. Niçin babanın zıddına basıyorsun evladım?

2. Yalnız akrep kuyruğu gibi bükülmüş pomatlı ibrişim bıyıklar zıddıma gidiyor.

2. Yalnız akrep kuyruğu gibi bükülmüş pomatlı ibrişim bıyıklar zıddıma gidiyor.


zıddiyet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Karşıtlık

Örnek:

1. Sasanlılarla İran'ın Üsküdar'a kadar gelişi ve Filistin'e kadar yürüyüşü bu zıddiyetin son haddini gösterir.

1. Sasanlılarla İran'ın Üsküdar'a kadar gelişi ve Filistin'e kadar yürüyüşü bu zıddiyetin son haddini gösterir.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Geçimsizlik, çekemezlik, birbini sevmeme


Lisan : Arapça żiddiyyet

zifaf
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerdek


Lisan : Arapça zifāf

Telaffuz : zifa:fı

zifafa girmek
Anlamı:

1. gerdeğe girmek

Örnek:

1. Zifafa girdiği gece kaynatası ölüverdi.

1. Zifafa girdiği gece kaynatası ölüverdi.


zifin
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Sarıağı


zifir

İlgili Kelimeler:

dili zifir

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tütün dumanının bıraktığı yağlı ve siyah kir

Örnek:

1. Bıyıklarının ortası belli ki tütün zifirinden kınalı bir renk almıştı.

1. Bıyıklarının ortası belli ki tütün zifirinden kınalı bir renk almıştı.


Lisan : Arapça zefīr

zifirî

İlgili Kelimeler:

zifirî karanlık

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok koyu

Örnek:

1. Zifirî siyah üstüne iki tane açık, iki tane de orta koyulukta dört renk serpildi mi gözlerimiz derhâl şahlanıyor.

1. Zifirî siyah üstüne iki tane açık, iki tane de orta koyulukta dört renk serpildi mi gözlerimiz derhâl şahlanıyor.


Lisan : Arapça zefīrī

Telaffuz : zifi:ri:

zifirî karanlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çok koyu karanlık

Örnek:

1. Sanki o saniye gözlerime perde inmiş de her taraf zifirî karanlık olmuş.

1. Sanki o saniye gözlerime perde inmiş de her taraf zifirî karanlık olmuş.


zifos
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yerden sıçrayan çamur

Örnek:

1. Otomobiller korna çalarak, etrafa zifoslar saçarak kayıp geçiyorlardı.

1. Otomobiller korna çalarak, etrafa zifoslar saçarak kayıp geçiyorlardı.

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Yararsız, boş


Lisan : Rumca

zifos atmak
Anlamı:

1. sataşmak

2. kara sürmek, iftira atmak


Ön Takı : (birine)

zift
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Katran ve diğer organik maddelerin buharlaşmasından veya damıtılmasından elde edilen, kolay kırılan, az ısı ile eriyen, katı, siyah, parlak madde, karasakız

Örnek:

1. Sağ elinin iki parmağı sigara ziftinden kararmıştı.

1. Sağ elinin iki parmağı sigara ziftinden kararmıştı.


Lisan : Arapça zift

zift gibi
Anlamı:

1. çok acı

2. simsiyah


zift yesin
Anlamı:

1. `ne yerse yesin` anlamında öfke bildiren bir söz


ziftin pekini yesin
Anlamı:

1. zift yesin