Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
zeval vermemek
Anlamı:

1. yok etmemek, sona erdirmemek


zevale ermek
Anlamı:

1. zeval bulmak


zevale yüz tutmak
Anlamı:

1. bozulmaya, alçalmaya, yok olmaya başlamak


zevalî

İlgili Kelimeler:

zevalî saat

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Zeval ile ilgili


Lisan : Arapça zevālī

Telaffuz : zeva:li:

zevali olmak
Anlamı:

1. zararı olmak, zararı dokunmak


Ön Takı : (birine)

zevalî saat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Öğle vakti 12.00'yi başlangıç olarak alan saat


zevalsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yok olmayan, ortadan kalkmayan, bitmeyen, kalımlı


zevalsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zevalsiz olma durumu


zevat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kişiler, zatlar

Örnek:

1. Gazetenin, mutat zevat adını verdiği arkadaşlarımız ki daima Atatürk'ün yanında bulunurlar.

1. Gazetenin, mutat zevat adını verdiği arkadaşlarımız ki daima Atatürk'ün yanında bulunurlar.


Lisan : Arapça ẕevāt

Telaffuz : zeva:tı

zevç
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Koca


Lisan : Arapça zevc

zevce
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Karı

Örnek:

1. Zevcesinden aldığı yüz kızartıcı mektuplar alenen nasıl okunur ve neler anlatılır?

1. Zevcesinden aldığı yüz kızartıcı mektuplar alenen nasıl okunur ve neler anlatılır?


Lisan : Arapça zevce

zevcelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zevce olma durumu, karılık, eşlik


zeveban
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ergime


Lisan : Arapça ẕevebān

Telaffuz : zeveba:n

zeveban etmek
Anlamı:

1. ergimek


zevk

İlgili Kelimeler:

zevk ehli, zevkiselim, zevküsefa, ehlizevk

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz

Örnek:

1. İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık

1. İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık

2. Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi, beğeni

3. Tat, lezzet

Örnek:

1. Batı edebiyatında şarap içmekten, onun zevkinden hiç bahsedilmez.

1. Batı edebiyatında şarap içmekten, onun zevkinden hiç bahsedilmez.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Eğlence

Örnek:

1. Su gibi para harcıyor, zevkine zevk, rahatına rahat katıyor.

1. Su gibi para harcıyor, zevkine zevk, rahatına rahat katıyor.


Lisan : Arapça ẕevḳ

zevk almak (veya duymak)
Anlamı:

1. hoşlanmak, beğenmek

Örnek:

1. Yılan gibisin, insanları sokmaktan zevk alırsın.

1. Yılan gibisin, insanları sokmaktan zevk alırsın.


Ön Takı : (bir şeyden)

zevk ehli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güzel veya çirkin hükmünü verdiren duyguya sahip, zevkli (kimse), ehlizevk


zevk etmek
Anlamı:

1. eğlenmek


zevk için
Anlamı:

1. yalnız eğlenmek için

2. alay etmek için


zevkçe
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Zevk bakımından

Örnek:

1. Kafaca, ruhça, zevkçe, terbiyece eski adam diyebileceğimiz bir örnek alınız.

1. Kafaca, ruhça, zevkçe, terbiyece eski adam diyebileceğimiz bir örnek alınız.


zevki çıkmak
Anlamı:

1. hoşa gitmek


zevkinde olmak
Anlamı:

1. zevkine bakmak


zevkine bakmak
Anlamı:

1. yalnız kendi eğlencesini düşünmek

Örnek:

1. Terfi ümidinde olmadıklarından resmî işlere ehemmiyet vermezler, zevklerine bakarlardı.

1. Terfi ümidinde olmadıklarından resmî işlere ehemmiyet vermezler, zevklerine bakarlardı.


zevkine ermek (veya varmak)
Anlamı:

1. zevkini çıkarmak

Örnek:

1. Hem kitap okumak hem de ağabeyimle birlikte bulmaca çözmek zevkine erdim.

1. Hem kitap okumak hem de ağabeyimle birlikte bulmaca çözmek zevkine erdim.


zevkine gitmek
Anlamı:

1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , hoşuna gitmek