Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
zayıf yerinden (veya noktasından veya damarından) yakalamak
Anlamı:

1. güçsüz, eksik ve yanlış bir tutum ve davranışı yüzünden zor durumda bırakmak

Örnek:

1. Kendisini en zayıf yerinden yakalamak istediğinden şüphelenir gibi.

1. Kendisini en zayıf yerinden yakalamak istediğinden şüphelenir gibi.


zayıflama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zayıflamak işi

Örnek:

1. Sanki pek şişman bir şeymiş gibi zayıflama hastalığına tutulmuştu.

1. Sanki pek şişman bir şeymiş gibi zayıflama hastalığına tutulmuştu.


zayıflamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Zayıf duruma gelmek

Örnek:

1. Biraz zayıflamış, kolalı beyaz yakalığı bollaşmıştı.

1. Biraz zayıflamış, kolalı beyaz yakalığı bollaşmıştı.


zayıflatabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zayıflatabilmek işi


zayıflatabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Zayıflatma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Zayıflatmayı becermek


zayıflatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zayıflatmak işi


zayıflatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Zayıf olmasına yol açmak

Örnek:

1. Zayıflamaktan değil, onu zayıflatmaktan çekinmiyordum.

1. Zayıflamaktan değil, onu zayıflatmaktan çekinmiyordum.


zayıflayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zayıflayabilmek işi


zayıflayabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Zayıflama ihtimali veya imkânı bulunmak


zayıflayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zayıflama işi


zayıflık

İlgili Kelimeler:

akıl zayıflığı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zayıf olma durumu

Örnek:

1. Kavrama hızının zayıflığıyla zekâsının çalımsızlığından ötürü, okulda kendisine kozalak adını takmışlardı.

1. Kavrama hızının zayıflığıyla zekâsının çalımsızlığından ötürü, okulda kendisine kozalak adını takmışlardı.


Zaza
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ön Asya'da yaşayan bir topluluk ve bu topluluktan olan kimse


Özel: Evet

Zazaca
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zazaların kullandığı dil

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu dille yazılmış olan


Özel: Evet

ze
Anlamı:

1. Türk alfabesinin yirmi dokuzuncu harfinin adı, okunuşu


zeamet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tımar


Lisan : Arapça zeʿāmet

Telaffuz : zea:met

zeban

İlgili Kelimeler:

virdizeban

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Dil (II)


Lisan : Farsça zebān

Telaffuz : zeba:nı

zebani

İlgili Kelimeler:

cehennem zebanisi

Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Cehennem bekçisi

2. Zebella


Lisan : Arapça zebānī

Telaffuz : zeba:ni:

zebella
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İri yarı kimse


Lisan : Arapça zebellā

Telaffuz : zebella:, l ince okunur

zebercet
Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Sarı renkte ve cam parlaklığında, doğal demir ve magnezyum silikat, krizolit

Örnek:

1. Gümüş bir tepsi, daha doğrusu gümüş bir lenger ağız ağıza sanırsam zebercetle doluydu.

1. Gümüş bir tepsi, daha doğrusu gümüş bir lenger ağız ağıza sanırsam zebercetle doluydu.


Lisan : Arapça zeberced

zebra
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tek parmaklılardan, ata benzeyen, derisi çizgili, Afrika'da yaşayan memeli hayvan (Equus zebra)


Lisan : İtalyanca zebra

Telaffuz : ze'bra

zebun
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Güçsüz, zayıf, âciz

Örnek:

1. İnsan gözünden ziyade, bu kafese konmuş vahşi, yırtıcı hayvanların, içleri hırs, haşinlik ve ürkeklikle dolu, heybetli fakat zebun gözlerine benziyordu.

1. İnsan gözünden ziyade, bu kafese konmuş vahşi, yırtıcı hayvanların, içleri hırs, haşinlik ve ürkeklikle dolu, heybetli fakat zebun gözlerine benziyordu.


Lisan : Farsça zebūn

Telaffuz : zebu:n

zebun etmek
Anlamı:

1. güçsüz bırakmak, zavallı duruma düşürmek veya getirmek

Örnek:

1. Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek.

1. Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek.


zebun kalmak
Anlamı:

1. güçsüz, zavallı durumda bulunmak

Örnek:

1. Bir zaman gelir ki sırf kendi icadımız olan bir his elinde zebun kalırız.

1. Bir zaman gelir ki sırf kendi icadımız olan bir his elinde zebun kalırız.


zebun olmak
Anlamı:

1. güçsüz duruma düşmek


zebunküş
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Güçsüze acımayan, zavallıları ezen


Lisan : Farsça zebūnkuş

Telaffuz : zebu:nküş