Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
zarflama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zarflamak işi


zarflamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Zarf içine koymak

Örnek:

1. Damgalı bir kâğıda bir şeyler yazdı, mühürledi, imzasını attı hatta zarflayıp elime verdi.

1. Damgalı bir kâğıda bir şeyler yazdı, mühürledi, imzasını attı hatta zarflayıp elime verdi.


zarflanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zarflanmak durumu


zarflanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Zarf içine konulmak


zarflı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Zarfı olan

Örnek:

1. Zarflı fincan içindeki kahveyi usul üzere tepsiden almış.

1. Zarflı fincan içindeki kahveyi usul üzere tepsiden almış.


zarfsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Zarfı olmayan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Zarfa konulmadan


zargana
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Uskumrumsugillerden, 40-60 santimetre boyunda, vücudu silindir biçiminde, gaga gibi ince, uzun, sivri ağızlı bir balık (Belone belone)

Örnek:

1. Kaşık Adası bilek kalınlığında, mor kılçıklı, yarım metre uzunluğunda zarganalarla doludur.

1. Kaşık Adası bilek kalınlığında, mor kılçıklı, yarım metre uzunluğunda zarganalarla doludur.


Lisan : Rumca

Telaffuz : za'rgana

zari zari
Anlamı:

1. zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , İnleyerek

2. Hüngür hüngür

Örnek:

1. Zari zari ağlayarak ümitsiz ve bitkin yalvarmaya koyuldu.

1. Zari zari ağlayarak ümitsiz ve bitkin yalvarmaya koyuldu.


Lisan : Farsça zārī + zārī

Telaffuz : za:ri za:ri

zarif
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çekicilik, biçim, görünüş, durum, konuşma ve davranışlarıyla hoşa giden, beğenilen, zarafetli

Örnek:

1. Camilerimizdeki o zarif çizgilerin şiirini bir daha duyacak.

1. Camilerimizdeki o zarif çizgilerin şiirini bir daha duyacak.

2. Beğenilir ve nükteli (dil, konuşma vb.)

Örnek:

1. Zarif bir söz.

1. Zarif bir söz.

3. Güzel, hoş, albenili

Örnek:

1. Teşekküre geldim zarif hediyenize / Gücenmeyin biraz fazla güldümse size

1. Teşekküre geldim zarif hediyenize / Gücenmeyin biraz fazla güldümse size

4. Hoşa gider bir biçimde konuşan ve davranan

Örnek:

1. Zarif ve hassas şair gittikçe artan bu iltifatlar karşısında saadetinden ağlıyordu.

1. Zarif ve hassas şair gittikçe artan bu iltifatlar karşısında saadetinden ağlıyordu.


Lisan : Arapça ẓarīf

zarifane
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Zarifçe


Lisan : Arapça ẓarīf + Farsça -āne

Telaffuz : zari:fa:ne

zarifçe
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Zarife yakışır bir biçimde, hoşça, güzelce, zarifane


Telaffuz : zari'fçe

zariflik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zarif davranış veya zarif olma durumu, zarafet

Örnek:

1. Bu kültürde zariflik, incelikle beraber Türk olan, kendilerinden olan bir şey vardı.

1. Bu kültürde zariflik, incelikle beraber Türk olan, kendilerinden olan bir şey vardı.


zarılanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zarılanmak işi


zarılanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İçli içli ağlamak

Örnek:

1. Seher vakti kalkan kervan / İniler de zarılanır / Bir güzele düşen gönül / Çiçeklenir, korulanır

1. Seher vakti kalkan kervan / İniler de zarılanır / Bir güzele düşen gönül / Çiçeklenir, korulanır


zarımsı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Zarsı


zarını bozmak
Anlamı:

1. tavla oyununda oyuncu, yenilmesini yanına oturan kimseden bilmek

2. atılan zarı karşıdaki oyuncu, eliyle karıştırmak


zarsı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Zarı andıran, zara benzeyen, zar gibi, zarımsı

Örnek:

1. Zarsı doku.

1. Zarsı doku.


zart zurt
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kendini önemli kişi olarak göstermek için yüksekten atıp tutarak çıkışma, kaba kuvvet gösterisi

Örnek:

1. Küçük bey tutturmuş, yok provalara gelmiyormuşum, yok rolümü ezberlemiyormuşum zart zurt.

1. Küçük bey tutturmuş, yok provalara gelmiyormuşum, yok rolümü ezberlemiyormuşum zart zurt.


zart zurt etmek
Anlamı:

1. yüksekten atıp tutarak çıkışmak, kaba kuvvet gösterisinde bulunmak


zarta
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yellenme


Lisan : Arapça żarṭa

Telaffuz : za'rta

zartayı çekmek
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , ölmek


zaruret

İlgili Kelimeler:

fakruzaruret

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zorunluluk

Örnek:

1. Kültür hâkim olduktan sonra sanat ve hayat, mazi ve yeni zaruretler ne güzel uyuşuyor.

1. Kültür hâkim olduktan sonra sanat ve hayat, mazi ve yeni zaruretler ne güzel uyuşuyor.

2. Gereklilik

3. Sıkıntı, yoksulluk, fakirlik

Örnek:

1. Kıyafetinden dışarlıklı ve zarurette olduğu anlaşılan bir kadın kahvelerden birine girdi.

1. Kıyafetinden dışarlıklı ve zarurette olduğu anlaşılan bir kadın kahvelerden birine girdi.


Lisan : Arapça żarūret

Telaffuz : zaru:ret

zaruri
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Zorunlu

Örnek:

1. Bu iskemlelerin böyle karşılıklı dizilmesi zaruridir.

1. Bu iskemlelerin böyle karşılıklı dizilmesi zaruridir.

2. Gerekli

Örnek:

1. İlme karşı saygı belası olarak dinlemek zaruridir.

1. İlme karşı saygı belası olarak dinlemek zaruridir.


Lisan : Arapça żarūrī

Telaffuz : zaru:ri:

zarurilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zorunluluk

2. Gereklilik


zat

İlgili Kelimeler:

zata mahsus, zatıalileri, zatıaliniz, zat işleri, haddizatında

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kişi

Örnek:

1. Tanıdıklarımdan bir zat, meyveleri hiç sevmez.

1. Tanıdıklarımdan bir zat, meyveleri hiç sevmez.

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Kendi

Örnek:

1. Evvelki gün gelen kadın sizi istiyor, zatınızla konuşacakmış.

1. Evvelki gün gelen kadın sizi istiyor, zatınızla konuşacakmış.


Lisan : Arapça ẕāt

Telaffuz : za:t