Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
zanaatkârlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zanaatçılık


zangır zangır
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , `Aşırı bir biçimde titremek` anlamındaki zangır zangır titremek deyiminde geçen bir söz, zıngır zıngır, zıngıl zıngıl

Örnek:

1. Mevki hırsından zangır zangır titreyen, sapsarı bir yüzle gezen adam.

1. Mevki hırsından zangır zangır titreyen, sapsarı bir yüzle gezen adam.


zangırdama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zangırdamak işi, zıngırdama


zangırdamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Güçlü bir ses çıkararak titremek veya sallanmak, zıngırdamak

Örnek:

1. Gevşemiş çerçeveler, dışarıdan yumrukla vuruluyormuş gibi zangırdar.

1. Gevşemiş çerçeveler, dışarıdan yumrukla vuruluyormuş gibi zangırdar.


zangırdatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zangırdatmak işi


zangırdatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Zangırdamasına yol açmak

Örnek:

1. Dışarıda camları zangırdatan bir uğultu.

1. Dışarıda camları zangırdatan bir uğultu.


zangırtı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güçlü titremeyle oluşan sesin adı

Örnek:

1. Merdivenlerden bir adam yuvarlanıyormuş gibi bir zangırtıyla uyanır.

1. Merdivenlerden bir adam yuvarlanıyormuş gibi bir zangırtıyla uyanır.


zangoç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kilise hizmetini gören ve çan çalan kimse


Lisan : Ermenice

zangoçluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zangocun yaptığı iş


zanka
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İki atlı kızak


Lisan : Rusça

Telaffuz : za'nka

zanlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , hukuk , hukuk , sıfat , sıfat , hukuk , hukuk , Şüpheli


zanlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zanlı olma durumu


zannedilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanılma


zannedilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sanılmak

Örnek:

1. Saçma sapan zannedilen bu sözlerin pek bariz bir mistik tesirle söylendiğine şüphe yoktur.

1. Saçma sapan zannedilen bu sözlerin pek bariz bir mistik tesirle söylendiğine şüphe yoktur.


Telaffuz : za'nnedilmek

zannediş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanış


zannetme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanma

Örnek:

1. Bununla beraber mahalle kadınlarının beni bir müdür zannetmeleri gururumu okşamıyor değildi.

1. Bununla beraber mahalle kadınlarının beni bir müdür zannetmeleri gururumu okşamıyor değildi.


zannetmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sanmak

Örnek:

1. Gıptayla bakıp zaman zaman gökyüzüne / Rüzgârları hür, kuşları hür zannederiz

1. Gıptayla bakıp zaman zaman gökyüzüne / Rüzgârları hür, kuşları hür zannederiz


Lisan : Arapça ẓann + Türkçe etmek

Telaffuz : za'nnetmek

zanneyleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanma


zanneylemek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sanmak


Lisan : Arapça ẓann + Türkçe eylemek

Telaffuz : za'nneylemek

zannına düşmek
Anlamı:

1. sanmak

Örnek:

1. Âdeta elimi uzatsam dokunabilirim zannına düşmüştüm.

1. Âdeta elimi uzatsam dokunabilirim zannına düşmüştüm.


zannolunma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanılma


zannolunmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sanılmak

Örnek:

1. Ağlamaktan renkleri silinmiş zannolunan küçük munis gözleriyle bakıyordu.

1. Ağlamaktan renkleri silinmiş zannolunan küçük munis gözleriyle bakıyordu.


Lisan : Arapça ẓann + Türkçe olunmak

Telaffuz : za'nnolunmak

zapping
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 geçgeç


Lisan : İngilizce zapping

zapt

İlgili Kelimeler:

zapturapt

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zor kullanarak ele geçirme

2. Tutma, hâkim olma

Örnek:

1. İşte o vakit ben, zaptı imkânsız bir vahşi kedi hâline girmişim.

1. İşte o vakit ben, zaptı imkânsız bir vahşi kedi hâline girmişim.


Lisan : Arapça żabṭ

zapt etmek
Anlamı:

1. zorla almak

Örnek:

1. Bizans'ta Sırp memleketlerini zapt ettilerse de bir müddet sonra bazı kısımlara geniş otonomiler verdiler.

1. Bizans'ta Sırp memleketlerini zapt ettilerse de bir müddet sonra bazı kısımlara geniş otonomiler verdiler.

2. tutmak

Örnek:

1. Neveser, bir sevinç çığlığını zor zapt etmişti.

1. Neveser, bir sevinç çığlığını zor zapt etmişti.

3. bir şeyi güç kullanarak önlemek

Örnek:

1. El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zapt ediyorlardı.

1. El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zapt ediyorlardı.

4. yazıya geçirmek

Örnek:

1. İfadesini zapt edenlere sessizce baktı.

1. İfadesini zapt edenlere sessizce baktı.

5. hatırında tutmak

Örnek:

1. Söylediklerinizin birçoğunu zapt ettim.

1. Söylediklerinizin birçoğunu zapt ettim.

6. anlamak, kavramak, bütünüyle öğrenmek

Örnek:

1. Bütün ayrıntılarıyla bu âlemi zapt etmiş belleği başlıca dayanağı idi.

1. Bütün ayrıntılarıyla bu âlemi zapt etmiş belleği başlıca dayanağı idi.