Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
zahmetsizce
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Zahmetsiz bir biçimde, kolay bir biçimde


Telaffuz : zahmetsi'zce

zahmetsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zahmetsiz olma durumu


zahter
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bir çeşit kekik (Thymus longicaulis)


Lisan : Arapça saʿter

zail
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Yok olan, ortadan kalkan

2. Sürekli olmayan


Lisan : Arapça zāʾil

Telaffuz : za:il

zail olmak
Anlamı:

1. yok olmak, ortadan kalkmak

Örnek:

1. Tolstoy zail olmakla insaniyet asaletinden bir şey kaybetti.

1. Tolstoy zail olmakla insaniyet asaletinden bir şey kaybetti.


zait
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Çoğaltan, artıran

2. Gereksiz, fazla

Örnek:

1. Canım bu kadar yeter, fazlası zait.

1. Canım bu kadar yeter, fazlası zait.

3. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Artı (+)


Lisan : Arapça zāʾid

Telaffuz : za:it

zakkum
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Zakkumgillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, çiçekleri beyaz veya pembe renkli, kışın yapraklarını dökmeyen zehirli bir ağaççık, ağı ağacı, ağı çiçeği (Nerium oleander)

Örnek:

1. Bir köşeye bir limon ağacı, öbür köşeye katmersiz bir zakkum diye başladık işe.

1. Bir köşeye bir limon ağacı, öbür köşeye katmersiz bir zakkum diye başladık işe.


Lisan : Arapça zaḳḳūm

zakkumgiller
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , İki çeneklilerden, zakkum, Cezayir menekşesi vb. türleri içine alan familya


zakkumlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zakkumlaşmak durumu


zakkumlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çok acı bir duruma gelmek


zakkumlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Zakkumun zehri bulaşmış

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Acı veya üzüntü veren

Örnek:

1. Bir anda zakkumlu bir yumruk tıkandı boğazıma.

1. Bir anda zakkumlu bir yumruk tıkandı boğazıma.


zalim
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Acımasız ve haksız davranan, zulmeden

Örnek:

1. Malumatlı ve kuvvetli bir vükela heyeti zalim olamaz.

1. Malumatlı ve kuvvetli bir vükela heyeti zalim olamaz.


Lisan : Arapça ẓālim

Telaffuz : za:lim

zalimane
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Acımasızca


Lisan : Arapça ẓālim + Farsça -āne

Telaffuz : za:lima:ne

zalimce
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Acımasız

Örnek:

1. Sokakları dolduran sayılmaz şapkaların zalimce, kurnaz ve namussuz gölgelerinde sararmış solmuş.

1. Sokakları dolduran sayılmaz şapkaların zalimce, kurnaz ve namussuz gölgelerinde sararmış solmuş.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (zali'mce) Acımasızca

Örnek:

1. Uyarılarını, dikenleriyle yırtmak biçiminde zalimce yaparlar.

1. Uyarılarını, dikenleriyle yırtmak biçiminde zalimce yaparlar.


zalimcesine
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Acımasızca


Telaffuz : za:li'mcesine

zalimlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zalim olma durumu

2. Zalimce davranış

Örnek:

1. Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem.

1. Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem.


zam

İlgili Kelimeler:

zammetmek, zam paketi, fiilî hizmet zammı, itibari hizmet zammı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin fiyatını artırma, bindirim

Örnek:

1. Hayat pahalılığı arttıkça işçi gündeliklerine yeni zam istekleri gelecek.

1. Hayat pahalılığı arttıkça işçi gündeliklerine yeni zam istekleri gelecek.


Lisan : Arapça żamm

zam gelmek
Anlamı:

1. fiyatı artmak


zam görmek
Anlamı:

1. fiyatı artmak

Örnek:

1. Ekmek iki ayda üç defa zam gördü.

1. Ekmek iki ayda üç defa zam gördü.

2. ücreti artmak


zam paketi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çeşitli tüketim mallarına veya ücretlere toplu olarak yapılan zam


zam yapmak
Anlamı:

1. söz konusu fiyatı artırmak


zaman

İlgili Kelimeler:

zaman aşımı, zaman ayarlı, zaman belirteci, zaman bilimi, zaman birimi, zaman dizini, zaman eki, zaman tüneli, zaman zaman, zaman zarfı, açık zaman, ahir zaman, aman zaman, art zamanlı, birleşik zaman, bir zaman, dar zaman, eş zaman, eş zamanlı, geçmiş zaman, gelecek zaman, gelecek zaman kipi, geniş zaman, her zaman, İkinci Zaman, kimi zaman, müruruzaman, ölü zaman, yalın zaman, aynı zamanda, çift zamanı, hikâye birleşik zamanı, iftar zamanı, ikindi zamanı, rivayet birleşik zamanı, yıldız zamanı, vaktizamanında, bir zamanlar

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit

Örnek:

1. Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım.

1. Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım.

2. Bu sürenin belirli bir parçası, vakit

Örnek:

1. Efendiler, az söylemek çok yapmak zamanı gelmiştir.

1. Efendiler, az söylemek çok yapmak zamanı gelmiştir.

3. Belirlenmiş olan an

4. Çağ, mevsim

Örnek:

1. Gül zamanı. Çocukluk zamanı.

1. Gül zamanı. Çocukluk zamanı.

5. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit

6. Dönem, devir

Örnek:

1. Dedelerimizin zamanında burada bir kral yaşardı.

1. Dedelerimizin zamanında burada bir kral yaşardı.

7. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram

8. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı

Örnek:

1. Geldi, gelmiş, geliyor, gelecek, gelir.

1. Geldi, gelmiş, geliyor, gelecek, gelir.

9. jeoloji , jeoloji , jeoloji , jeoloji , Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri


Lisan : Arapça zamān

Telaffuz : zama:nı

zaman almak
Anlamı:

1. sürmek, devam edip zamanı geçirmek


zaman aşımı
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Süre aşımı

Örnek:

1. Bu yargıcın zaman aşımı diye bir kavramdan haberi yok anlaşılan.

1. Bu yargıcın zaman aşımı diye bir kavramdan haberi yok anlaşılan.


zaman ayarlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Belirli bir ana ayarlanmış olan

Örnek:

1. Zaman ayarlı bomba.

1. Zaman ayarlı bomba.