Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
zağlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kılağılama


zağlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Bilemek


zağlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kılağılı

Örnek:

1. Zağlıdır sizin dilleriniz, hiç istemez onları biletmek.

1. Zağlıdır sizin dilleriniz, hiç istemez onları biletmek.


zağsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kılağısız


zahir
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Açık, belli

2. isim , isim , isim , isim , Dış yüz, görünüş

3. zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , Kuşkusuz, elbette, şüphesiz

Örnek:

1. Zahir, o anda başıma kan çıkmış, yüzüm kızarmış olacak ki...

1. Zahir, o anda başıma kan çıkmış, yüzüm kızarmış olacak ki...


Lisan : Arapça ẓāhir

Telaffuz : za:hir

zahîr
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Yardım eden, destekleyen, arka çıkan


Lisan : Arapça ẓahīr

Telaffuz : zahi:r

zahirde
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Görünüşte

Örnek:

1. Zahirde rezaletin devam etmesine mâni olmak istiyordu.

1. Zahirde rezaletin devam etmesine mâni olmak istiyordu.


Telaffuz : za:hirde

zahire
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerektiğinde kullanılmak için saklanan tahıl, aşlık

Örnek:

1. Zihnini, cerre çıktığı vakit toplayacağı paradan, biriktireceği zahireden başka hiçbir fikir işgal edemezdi.

1. Zihnini, cerre çıktığı vakit toplayacağı paradan, biriktireceği zahireden başka hiçbir fikir işgal edemezdi.


Lisan : Arapça ẕaḫīre

Telaffuz : zahi:re

zahiren
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Görünüşte

Örnek:

1. Zahiren ufak, ehemmiyetsiz, değersiz bir sebepten dolayı iki sevgili arasında bir nazlaşma kavgası.

1. Zahiren ufak, ehemmiyetsiz, değersiz bir sebepten dolayı iki sevgili arasında bir nazlaşma kavgası.


Lisan : Arapça ẓāhiren

Telaffuz : za:hiren

zahirî
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görünen, görünürdeki

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yapmacık


Lisan : Arapça ẓāhirī

Telaffuz : za:hiri:

zahit
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren (kimse)

Örnek:

1. Bu sualin karşısında hakikati inkâr olunmuş bir zahit gibi doğruldu.

1. Bu sualin karşısında hakikati inkâr olunmuş bir zahit gibi doğruldu.


Lisan : Arapça zāhid

Telaffuz : za:hit

zahitlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zahit olma durumu

Örnek:

1. Zahitlikle dindarlığı birbirinden ayırmak lazımdır.

1. Zahitlikle dindarlığı birbirinden ayırmak lazımdır.


zahmet

İlgili Kelimeler:

bir zahmet

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güçlük

Örnek:

1. Yalnız rica ederim, bir an için bir zahmet ve fedakârlık daha yapın.

1. Yalnız rica ederim, bir an için bir zahmet ve fedakârlık daha yapın.


Lisan : Arapça zaḥmet

zahmet çekmek
Anlamı:

1. güçlükle karşılaşmak, sıkıntıya katlanmak

Örnek:

1. Yolda çok zahmet çekmiş, bereket versin Paris sefareti erkânından biri kendisine refakat etmiş.

1. Yolda çok zahmet çekmiş, bereket versin Paris sefareti erkânından biri kendisine refakat etmiş.


zahmet etmek
Anlamı:

1. biri için yorulmak veya masrafa girmek

2. çaba harcamak, gayret göstermek

Örnek:

1. Zahmet edip enine boyuna okumazlardı.

1. Zahmet edip enine boyuna okumazlardı.


zahmet olmak
Anlamı:

1. yapılan bir işten sıkıntı, yorgunluk duymak


Ön Takı : (birine)

zahmet olmazsa
Anlamı:

1. `rica ederim` yerine kullanılan bir nezaket sözü


zahmet vermek
Anlamı:

1. sıkıntı vermek

Örnek:

1. Size zahmet vermemek için ben buraya geldim.

1. Size zahmet vermemek için ben buraya geldim.


zahmete girmek (veya katlanmak)
Anlamı:

1. zahmet etmek

Örnek:

1. Bu kadarcık zahmete de katlanacaksınız artık.

1. Bu kadarcık zahmete de katlanacaksınız artık.

2. Bunun için büyük zahmetlere girmeye gerek yoktur.

2. Bunun için büyük zahmetlere girmeye gerek yoktur.


zahmete sokmak
Anlamı:

1. birine yorgunluk vermek veya masraf ettirmek

Örnek:

1. Onu kâh susadım kâh acıktım diye türlü türlü zahmetlere sokmuştum.

1. Onu kâh susadım kâh acıktım diye türlü türlü zahmetlere sokmuştum.


zahmetine değmek
Anlamı:

1. verilen emeği karşılamak


zahmetli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Zahmetle yapılan, yorucu, sıkıntılı, eziyetli, güç

Örnek:

1. Sonunda bu zahmetli uğraşın semeresini görür gibi oldu.

1. Sonunda bu zahmetli uğraşın semeresini görür gibi oldu.

2. Sıkıntı veren

Örnek:

1. Sıcaktan, zahmetli yollarda yürümekten yorulmuştu.

1. Sıcaktan, zahmetli yollarda yürümekten yorulmuştu.


zahmetlilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zahmetli olma durumu


zahmetsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sıkıntı çekilmeden, güçlükle karşılaşmadan yapılan, eziyetsiz, kolay, emeksiz

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Sıkıntı çekmeden, güçlükle karşılaşmadan

Örnek:

1. Ayaklarınıza daha zahmetsiz giyilecek, daha sade, daha sıhhi bir kılıf icat edemez misiniz?

1. Ayaklarınıza daha zahmetsiz giyilecek, daha sade, daha sıhhi bir kılıf icat edemez misiniz?


zahmetsiz rahmet olmaz
Anlamı:

1. `sıkıntı, güçlük çekmeden iyi ve güzel işler başarılamaz` anlamında kullanılan bir söz