Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yüzü tutmamak
Anlamı:

1. haklı da olsa karşısındakini kıracak bir davranışta bulunmaktan çekinmek

Örnek:

1. O böyle kimseyi kırmak istemedikçe, kimseye olmaz demeye yüzü tutmadıkça ne kadar istemese çevresi onu kıracak, üzecekti.

1. O böyle kimseyi kırmak istemedikçe, kimseye olmaz demeye yüzü tutmadıkça ne kadar istemese çevresi onu kıracak, üzecekti.

2. utanmak


Ön Takı : (bir şeye)

yüzü yazılı kalmak
Anlamı:

1. kullanılmak, yenilmek için hazırlanmışken herhangi bir sebeple olduğu gibi dokunulmadan kalmak


yüzü yerde
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Alçak gönüllü (kimse)


yüzü yere gelmek (veya geçmek)
Anlamı:

1. çok utanmak


yüzü yumuşak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kendisinden istenilenleri geri çeviremeyen (kimse)


yüzü yumuşaklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüzü yumuşak olma durumu


yüzücü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüzme sporu yapan kimse

2. Yüzme sporunu profesyonel olarak yapan kimse

3. Kasaplık hayvanların derilerini yüzen kimse

4. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Birini sömüren kimse


yüzücülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüzücü olma durumu


yüzüğü geriye çevirmek
Anlamı:

1. evlenme sözünü geri almak, nişanı bozmak


yüzük

İlgili Kelimeler:

yüzük kaşı, yüzük oyunu, yüzük parmağı, nişan yüzüğü, şövalye yüzüğü

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Parmağa geçirilen genellikle metal halka

Örnek:

1. Kalın parmaklarımın her bir boğumuna ayrı bir taştan, ayrı bir büyüklükte yüzükler geçirmişti.

1. Kalın parmaklarımın her bir boğumuna ayrı bir taştan, ayrı bir büyüklükte yüzükler geçirmişti.

2. Yüzük oyunu


yüzük kaşı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüzük üzerinde taş yerleştirmeye yarayan oyuk bölüm


yüzük oyunu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fincanlar altına yüzük saklayarak oynanılan bir oyun, yüzük


yüzük parmağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orta parmak ve serçe parmak arasındaki parmak, adsız parmak


yüzük takmak
Anlamı:

1. nişanlanmak


yüzükoyun
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yüzüstü

Örnek:

1. Tam otların sarardığı zamanlar / Yere yüzükoyun uzanıyorum

1. Tam otların sarardığı zamanlar / Yere yüzükoyun uzanıyorum


Telaffuz : yüzü'koyun

yüzülme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüzülmek işi


yüzülmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yüzme işi yapılmak

Örnek:

1. Bu suda yüzülmez.

1. Bu suda yüzülmez.

2. Derisi çıkarılmak

Örnek:

1. Koyun yüzüldü.

1. Koyun yüzüldü.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sömürülmek


yüzüncü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yüz sayısının sıra sıfatı, sırada doksan dokuzuncudan sonra gelen


yüzünden
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , -den ötürü

Örnek:

1. Bizim kötü günlerimiz iki kez ve ikisi de benim densizliğim yüzünden yaşanmıştı.

1. Bizim kötü günlerimiz iki kez ve ikisi de benim densizliğim yüzünden yaşanmıştı.


yüzünden akmak
Anlamı:

1. herhangi bir durum yüzünden çok belli olmak


yüzünden düşen bin parça olmak
Anlamı:

1. öfke veya küskünlükten ileri gelen can sıkıntısıyla suratı asık olmak

Örnek:

1. Ama iktisadi bunalım ayyuka çıktı maşallah, yurttaşın yüzünden düşen bin parça olacak.

1. Ama iktisadi bunalım ayyuka çıktı maşallah, yurttaşın yüzünden düşen bin parça olacak.


yüzünden kan damlamak
Anlamı:

1. çok sağlıklı olmak, sağlığı yüzünün renginden belli olmak


yüzünden okumak
Anlamı:

1. ezbere değil, yazılmış kâğıttan okumak

2. herhangi bir durumu yüzünden anlamak


yüzüne bağırmak
Anlamı:

1. birine öfke ile saygısızca sözler söylemek


yüzüne bakamaz olmak
Anlamı:

1. utanç, yüreksizlik vb. sebeplerle bir kimsenin karşısına çıkamamak