Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yüze duramamak
Anlamı:

1. birinin hatırından çıkamamak, birinin hatırını kıramamak

Örnek:

1. Belki ihtiyaçları olur isterler, yüze duramam.

1. Belki ihtiyaçları olur isterler, yüze duramam.


yüze gelmek
Anlamı:

1. çekinmemek

Örnek:

1. Ne ben yüze gelip sorabiliyordum ne de o cesaret edip anlatabiliyordu.

1. Ne ben yüze gelip sorabiliyordum ne de o cesaret edip anlatabiliyordu.


yüze gülmek
Anlamı:

1. yalandan dost görünmek

2. sevimli, alımlı görünmek


yüze gülücü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İkiyüzlü, riyakâr

Örnek:

1. Hakikati bilmek kimini deli ediyor, yardakçı, yüzsüz, yüze gülücü veya ikiyüzlü ediyor.

1. Hakikati bilmek kimini deli ediyor, yardakçı, yüzsüz, yüze gülücü veya ikiyüzlü ediyor.


yüze gülücülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüze gülücü olma durumu

Örnek:

1. Yüze gülücülüğün at oynattığı bir aydınlar ortamında küsebilmek bile insanı ödüncülerden ayıran bir nitelik oluyor.

1. Yüze gülücülüğün at oynattığı bir aydınlar ortamında küsebilmek bile insanı ödüncülerden ayıran bir nitelik oluyor.


yüze soğurma
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , fizik , fizik , isim , isim , kimya , kimya , fizik , fizik , Bir gazın veya sıvının, bir katının içine yüzeysel olarak girmesi, soğrumsama


yüze vurmak
Anlamı:

1. yüzüne vurmak

Örnek:

1. Fakat politikada kabahatleri yüze vurmak yoktu.

1. Fakat politikada kabahatleri yüze vurmak yoktu.


yüzebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüzebilmek işi


yüzebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , Yüzme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Yüzmeyi becermek


yüzer

İlgili Kelimeler:

yüzer ev

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yüz sayısının üleştirme sayı sıfatı


yüzer ev
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nehir veya deniz üzerinde kurulan, hareketli konut


yüzer havuz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Denizde gemi onarımında kullanılan havuz


yüzer top
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şamandıra


yüzergezer
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Karada olduğu gibi suda da kullanılabilen (araba, tank, uçak vb. araç), amfibi


Telaffuz : yüze'rgezer

yüzerli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yüzer yüzer sıralanmış

2. Her biri yüz birimden oluşan


yüzerlik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yüz tanesi bir arada olan

Örnek:

1. Yüzerlik yumurta sandığı.

1. Yüzerlik yumurta sandığı.


yüzey

İlgili Kelimeler:

yüzey araştırması, yüzey bilimi, yüzey şekilleri, silindirsel yüzey, yanal yüzey

Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bir cismi uzaydan ayıran dış ve yaygın bölüm, satıh, yüz (II)


yüzey araştırması
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arkeolojik yerleşimlerin bulunması, belgelenmesi ve bunların herhangi bir kazı işlemine başvurulmadan bilimsel yöntemlerle incelenmesi, toprak üstündeki kalıntılarının elde edilip yorumlanması


yüzey bilimci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüzey bilimi ile uğraşan, jeomorfolog


yüzey bilimi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeryüzü engebelerini ve aşınma ile ilgili gelişimleri inceleyen bilim, jeomorfoloji


yüzey şekilleri
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Engebe


yüzeyleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüzeyleşmek işi

Örnek:

1. İşsiz bir ortamı sanatçılar da yadırgıyor, bu kurulaşmadan, yüzeyleşmeden onlar da yakınıyor.

1. İşsiz bir ortamı sanatçılar da yadırgıyor, bu kurulaşmadan, yüzeyleşmeden onlar da yakınıyor.


yüzeyleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Derine inmemek, derinleşmemek, sathileşmek


yüzeyli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yüzeyi olan


yüzeysel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yüzey ile ilgili, sathi

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Derine inmeyen, gelişigüzel, ayrıntılı olmayan, sathi

Örnek:

1. Okuduğum mektupları özümseyip yüzeysel biçimde unutmam gerekiyordu.

1. Okuduğum mektupları özümseyip yüzeysel biçimde unutmam gerekiyordu.