Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yuvarlayıvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ansızın veya çabucak yuvarlamak

Örnek:

1. Misyonerin yanı başında duran sarı bavulun üstüne atılarak onu nehre yuvarlayıverdi.

1. Misyonerin yanı başında duran sarı bavulun üstüne atılarak onu nehre yuvarlayıverdi.


Telaffuz : yuvarlayı'vermek

yuvarölçer
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Özellikle optik camların küresel eğriliğini ölçmeye yarayan araç


Telaffuz : yuva'rölçer

yuvasını bozmak
Anlamı:

1. aile düzenini dağıtmak


yuvasını dağıtmak
Anlamı:

1. kurulu ev düzenini bozmak


yuvasını yapmak
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , birine gereken ceza veya cevabı vermek, hakkından gelmek

Örnek:

1. Hiç canını sıkma, dedi, ben şimdi onun yuvasını yaparım!

1. Hiç canını sıkma, dedi, ben şimdi onun yuvasını yaparım!


yuvasını yıkmak
Anlamı:

1. birinin eşinden boşanmasına sebep olmak

2. biri eşinden ayrılarak kendi aile düzenini yok etmek


yuvaya dönüş
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Eski yerine, görevine veya aile ocağına dönüş


yuvayı yapan dişi kuştur
Anlamı:

1. `evin kadını anlayışlı, idareci ve tutumlu olursa ancak o zaman evde dirlik düzenlik sağlanır` anlamında kullanılan bir söz


yuvayı yürütmek
Anlamı:

1. evlilik birliğini sürdürmek

Örnek:

1. Yuva kurma, yuvayı yürütme sorumluluğu yine benim üstümdeydi.

1. Yuva kurma, yuvayı yürütme sorumluluğu yine benim üstümdeydi.


yuvgu
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Loğ


yuvgulama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yuvgulamak işi


yuvgulamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Üzerinden yuvgu geçirmek


yüz

İlgili Kelimeler:

yüzbaşı, yüzbeşlik, yüz binlerce, yüz binlik, yüz kere, yüznumara, yüz para, yüzyıl, yüzde yüz

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı

2. Bu sayıyı gösteren 100 ve C rakamlarının adı

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , On kere on, doksan dokuzdan bir artık

4. Kere, kat vb. kelimeler ile birlikte kullanılarak yapılan işin çokluğunu abartılı bir biçimde anlatan söz

Örnek:

1. Hikmet Bey'in kurum ve edası, her zamankinden belki yüz kat üstündü.

1. Hikmet Bey'in kurum ve edası, her zamankinden belki yüz kat üstündü.


yüz

İlgili Kelimeler:

yüz akı, yüzbeyüz, yüz görümlüğü, yüz göz, yüz havlusu, yüz kalıbı, yüz kaplama, yüz karası, yüz kızartıcı suç, yüz kiri, yüz ölçümü, yüz sabunu, yüzsuyu, yüzüstü, yüz yazısı, yüz yüze, yüze gülücü, yüze soğurma, yüzü ak, yüzü asık, yüzü kara, yüzükoyun, yüzü pek, yüzü yerde, yüzü yumuşak, arayüz, arka yüz, çatık yüz, dış yüz, eğri yüz, ekşi yüz, güler yüz, içyüz, iç yüz, kara yüz, paralel yüz, ters yüz, o yüzden, şu yüzden, gökyüzü, ters yüzü, yeryüzü, yorgan yüzü, eli yüzü düzgün, eli yüzü temiz

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat

Örnek:

1. Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor.

1. Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor.

2. Yüzey

Örnek:

1. Suyun yüzünde.

1. Suyun yüzünde.

3. Kesici araçlarda ağız

Örnek:

1. Bıçağın keskin yüzü.

1. Bıçağın keskin yüzü.

4. Bir kumaşın dikiş sırasında dışa getirilen gösterişli bölümü

5. Yorgana ve yastığa geçirilen kılıf

6. Bir şeyin görünen bölümünde kullanılan kumaş

Örnek:

1. Yorgan yüzü. Kanepenin yüzü.

1. Yorgan yüzü. Kanepenin yüzü.

7. Birinin görülegelen veya umulan hoşgörürlüğüne güvenilerek gösterilen cüret

Örnek:

1. Ne yüzle? Yüzü olmamak.

1. Ne yüzle? Yüzü olmamak.

8. Nedeniyle, sebebiyle

Örnek:

1. Bu yüzden Fuat Köprülü ile çatışmaya başlamışlardı gazetelerde.

1. Bu yüzden Fuat Köprülü ile çatışmaya başlamışlardı gazetelerde.

9. Yan, taraf

10. Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin her biri

Örnek:

1. Ön yüz. Yan yüz. Arka yüz.

1. Ön yüz. Yan yüz. Arka yüz.

11. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Utanma

Örnek:

1. Adamda yüz yok ki!

1. Adamda yüz yok ki!


yüz (veya yüzünün) akı ile çıkmak
Anlamı:

1. bir işi kendi saygınlığını yitirmeden eksiksiz ve başarılı olarak yapıp bitirmek

Örnek:

1. Biz buraya geldi isek her hâlde yüzümüzün akı ile çıkacağımızdan şüphe etmeyesin!

1. Biz buraya geldi isek her hâlde yüzümüzün akı ile çıkacağımızdan şüphe etmeyesin!


yüz akı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Övünç kaynağı


yüz aklığı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , İftihar edilecek, onurlanacak durum


yüz aklığı göstermek
Anlamı:

1. bir işte başarıya ulaşmak

Örnek:

1. Arkadaşları arasında sivrilmiş, birçok savaşlarda yüz aklığı göstermiş cesur bir kaptandı.

1. Arkadaşları arasında sivrilmiş, birçok savaşlarda yüz aklığı göstermiş cesur bir kaptandı.


yüz binlerce
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pek çok, çok sayıda

Örnek:

1. Yanımdan geçip giden yüz binlerce insan yüzü gördüm.

1. Yanımdan geçip giden yüz binlerce insan yüzü gördüm.


yüz binlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüz bin lira değerinde kâğıt para


yüz bulmak
Anlamı:

1. ilgi ve yakınlık görmek

Örnek:

1. Akça pakça bir hanım gördü mü biraz da yüz buldu mu hemen bohçacı madamlardan birini evine gönderir, pırlanta gerdanlık vadedermiş.

1. Akça pakça bir hanım gördü mü biraz da yüz buldu mu hemen bohçacı madamlardan birini evine gönderir, pırlanta gerdanlık vadedermiş.


yüz bulunca astar istemek
Anlamı:

1. yüz verince astar istemek


yüz çevirmek
Anlamı:

1. gösterdiği ilgiyi kesmek

Örnek:

1. Vergi kâtibinden yüz çevirmişler, kendisine hasım olmuşlardı.

1. Vergi kâtibinden yüz çevirmişler, kendisine hasım olmuşlardı.


yüz etmek
Anlamı:

1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , ısmarlamak, havale etmek


yüz geri etmek
Anlamı:

1. geri döndürmek

Örnek:

1. Bu ilk kademeyi dağıttılar. Sağ kalan birkaçı yüz geri etti.

1. Bu ilk kademeyi dağıttılar. Sağ kalan birkaçı yüz geri etti.