92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sert bir kitinle örtülü vücutları halkasız, uzunlamasına yuvarlak ve genellikle ince solucanlar topluluğu
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Dudakların toplanıp yuvarlaklaşması ile oluşan ünlü, yuvarlak vokal: o, ö, u, ü
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Yuvarlak ünlü
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Düz ünlünün ünsüz etkisiyle yuvarlak oluşu: savırmak > savurmak, kavışmak > kavuşmak, yımışak yumuşak gibi
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yuvarlak bir biçim almak, yuvarlak duruma gelmek
1. -e , -e , -e , -e , Bir şeyi bir yerden kaldırmadan ekseni çevresinde döndürerek yürütmek, tekerlemek
1. Balta ve küskü ile onu kaldırır, aşağıya yuvarlarız.
1. Balta ve küskü ile onu kaldırır, aşağıya yuvarlarız.
2. -i , -i , -i , -i , Döndürerek tomar yapmak veya yuvarlak duruma getirmek
3. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Hızla düşürmek, devirmek
1. Bir çelmede adamı yere yuvarladı.
1. Bir çelmede adamı yere yuvarladı.
4. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Sözü belirsizce, anlaşılmayacak biçimde söylemek
1. Bu meslekte neler gördük biz diye yuvarlayarak lafı değiştiriyorum.
1. Bu meslekte neler gördük biz diye yuvarlayarak lafı değiştiriyorum.
5. nesnesiz , nesnesiz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , nesnesiz , nesnesiz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , İnanılmayacak yalanlar söylemek
6. nesnesiz , nesnesiz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , nesnesiz , nesnesiz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , İstekle ve çabucak yemek veya içmek
1. Birbiri ardınca bilmem kaç şişe bira yuvarlamış.
1. Birbiri ardınca bilmem kaç şişe bira yuvarlamış.
7. -i , -i , -i , -i , Kelimelerin bazı seslerini söylememek
1. Kendine has, kelimelerin son hecelerini yuvarlaya yuvarlaya, yumuşak bir konuşma tarzı vardı.
1. Kendine has, kelimelerin son hecelerini yuvarlaya yuvarlaya, yumuşak bir konuşma tarzı vardı.
8. -i , -i , -i , -i , Sayıyı, küçük tutarlarını atarak veya ekleyerek tüm sayı durumuna getirmek
1. -e , -e , -e , -e , Yuvarlanma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yuvarlanmayı becermek
1. `sürekli olarak iş değiştiren bir kimse başarı kazanamaz` anlamında kullanılan bir söz
1. eldeki imkânlarla geçinmek
1. Biz işte aile gibi bir şeyiz burada, büyük hanımı da kendimize uydurduk, yuvarlanıp gidiyoruz.
1. Biz işte aile gibi bir şeyiz burada, büyük hanımı da kendimize uydurduk, yuvarlanıp gidiyoruz.
2. birdenbire ölmek
1. isim , isim , isim , isim , Yuvarlanma işi
1. Nihat'ın yuvarlanışını gördükleri zaman kısık kısık bir kahkaha koyuvermişlerdi.
1. Nihat'ın yuvarlanışını gördükleri zaman kısık kısık bir kahkaha koyuvermişlerdi.
1. -e , -e , -e , -e , Ansızın yuvarlanmak
1. Daha az evvel hoplaya zıplaya doruklarında dolaştığı mutluluktan tepetaklak yuvarlanıvermişti.
1. Daha az evvel hoplaya zıplaya doruklarında dolaştığı mutluluktan tepetaklak yuvarlanıvermişti.
Telaffuz : yuvarlanı'vermek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kendi üzerinde dönerek hareket etmek
1. Fıçı yuvarlanıyor.
1. Fıçı yuvarlanıyor.
2. Dökülerek düşmek
1. Bu hayvancıklara bakarken gözlerimden yaşların yuvarlandığını ve toplandığını duydum.
1. Bu hayvancıklara bakarken gözlerimden yaşların yuvarlandığını ve toplandığını duydum.
3. Devrilmek, düşmek
1. Kapı açılır açılmaz yüzükoyun ve kaskatı yere yuvarlandı.
1. Kapı açılır açılmaz yüzükoyun ve kaskatı yere yuvarlandı.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ansızın, beklenmedik bir zamanda ölmek
5. Gitmek
1. İkimiz de feci bir akıbete doğru yuvarlanıyoruz.
1. İkimiz de feci bir akıbete doğru yuvarlanıyoruz.
1. -i , -i , -i , -i , Yuvarlama ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yuvarlamayı becermek