92406 kayıt bulundu.
yuvaya dönüş, bülbülyuvası, cam yuvası, çocuk yuvası, fındık yuvası, göz yuvası, karınca yuvası, kastanyola yuvası, kuş yuvası
1. isim , isim , isim , isim , Kuşların ve başka hayvanların barınmak, yumurtlamak, kuluçkaya yatmak, yavrularını büyütmek veya yavrulamak için türlü şeylerden yaptıkları ve türlü biçimlerde hazırladıkları barınak
1. Kuşlar yuva, dünyaevi yatak, dünya kapılarında yavrular kundak bekliyordu.
1. Kuşlar yuva, dünyaevi yatak, dünya kapılarında yavrular kundak bekliyordu.
2. Genellikle ailenin oturduğu ev
1. İnsanın kendi yuvasından daha sıcak ... ve samimi hiçbir yer olmazdı.
1. İnsanın kendi yuvasından daha sıcak ... ve samimi hiçbir yer olmazdı.
3. İki buçukla dört yaş arası çocukların bakıldığı, okul öncesi eğitim kurumu
4. Kimsesizlere veya yoksullara yardım etmek ve onları barındırmak amacıyla açılan yer
5. Bir şeyin içinde yerleşmiş olduğu veya yerleştirildiği oyuk
1. Diş yuvası. Kilit yuvası.
1. Diş yuvası. Kilit yuvası.
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bazı kötü nitelikli kimselerin çok bulunduğu, toplandığı yer
1. Hırsız yuvası.
1. Hırsız yuvası.
7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şeyin öğretildiği yer
1. İrfan yuvası.
1. İrfan yuvası.
8. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şeyin çok bulunduğu yer
1. Bu oda böcek yuvası.
1. Bu oda böcek yuvası.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Koyu renkli, kalın kabuklu, dayanıklı ve tatlı bir tür kavun
1. evlenmek
1. Âşıksak, âşık olduğumuz gençle, yalnız onunla bir yuva kurmak istiyorsak, o kapı da her şeye karşın hâlâ ve hep açıktı.
1. Âşıksak, âşık olduğumuz gençle, yalnız onunla bir yuva kurmak istiyorsak, o kapı da her şeye karşın hâlâ ve hep açıktı.
1. yuva hazırlamak, yuva oluşturmak
2. evlenmek
1. Hâlbuki genç bir kızla yuva yapmak, ölünceye kadar bahtiyar yaşamak için...
1. Hâlbuki genç bir kızla yuva yapmak, ölünceye kadar bahtiyar yaşamak için...
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Loğ
1. isim , isim , isim , isim , Yuvalamak işi
2. İnce bulgur, soğan ve yağsız kıymanın yoğrulup küçük köfteler durumuna getirildikten sonra et suyu ve nohut ile pişirilmesiyle hazırlanan bir yemek türü, analıkızlı, yuvarlama
1. Sebze dolmaları ve katmer tatlısının yanı sıra Antep'in yuvalama yemeği de var.
1. Sebze dolmaları ve katmer tatlısının yanı sıra Antep'in yuvalama yemeği de var.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yuva yapmak
1. Leylek bacaların üstünde yuvalar.
1. Leylek bacaların üstünde yuvalar.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ev bark, yuva sahibi olmak, yuva kurmak
2. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Silah, görünmeyecek bir biçimde gizlenmek
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir yerde birikmek, toplanmak
1. Bu isim bana bir zamanlar İstanbul'un en kirli âlemlerinde yuvalanmış bir simayı hatırlattı.
1. Bu isim bana bir zamanlar İstanbul'un en kirli âlemlerinde yuvalanmış bir simayı hatırlattı.
yuvarölçer, yuvar yuvar, akyuvar, alyuvar, orta yuvar, gaz yuvarı, göz yuvarı, hava yuvarı, ısı yuvarı, ışık yuvarı, iyon yuvarı, kat yuvarı, ozon yuvarı, renk yuvarı, su yuvarı, taş yuvarı, yer yuvarı
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Organizmadaki kan, lenf, süt vb. sıvılarda bulunan, genellikle yuvarlak veya oval küçük cisim
2. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Yer yuvarlağı gibi düzgün olmayan küresel biçim
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yuvarlanır gibi
1. Yuvar yuvar yürüyordu.
1. Yuvar yuvar yürüyordu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Küçük ve yuvarlak
1. Nil, yuvarlacık kalçalarına seyredenlerle alay eden bir eda vermeyi bilmişti.
1. Nil, yuvarlacık kalçalarına seyredenlerle alay eden bir eda vermeyi bilmişti.
yuvarlak ağızlılar, yuvarlak çekirdeksiz, yuvarlak hesap, yuvarlak masa toplantısı, yuvarlak sayı, yuvarlak solucanlar, yuvarlak ünlü, yuvarlak vokal, meşin yuvarlak, orta yuvarlak, santra yuvarlağı, yer yuvarlağı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Top veya küre biçiminde olan, müdevver
1. Yuvarlak bir yüz. Yuvarlak bir masa.
1. Yuvarlak bir yüz. Yuvarlak bir masa.
2. isim , isim , isim , isim , Top veya küre biçiminde toparlak şey
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kesin ve açık olmayan (söz, laf vb.)
4. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Homoseksüel erkek
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Gerçek çenenin yerinde geniş bir emici ağız bulunan, iskeletleri kemikleşmemiş çok ilkel yapılı hayvanlar
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Çekirdeksiz üzüm
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Yaklaşık olarak bir bütün sayıya tamamlanabilen hesap, toparlak hesap
1. bir şeyin ayrıntılarını gereği gibi belirtmeden genel konuşmak
1. Yuvarlak konuşmayı bırak da söyleyeceğini açıkça söyle diye hatibe müdahale etti.
1. Yuvarlak konuşmayı bırak da söyleyeceğini açıkça söyle diye hatibe müdahale etti.
1. isim , isim , isim , isim , Göz temasının kolaylıkla yapılabilmesi için yuvarlak bir masa etrafında geniş katılımlı gerçekleştirilen önemli toplantı
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bütüne tamamlanmış sayı, toparlak sayı, toparlak rakam