92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tam bir yumru durumuna gelmiş olan
Telaffuz : yu'syumru
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok yuvarlak
1. Genç ama fıçı gibi şişman, yusyuvarlak bir kız.
1. Genç ama fıçı gibi şişman, yusyuvarlak bir kız.
Telaffuz : yu'syuvarlak
1. -i , -i , -i , -i , Yutma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yutmayı becermek
yutak iltihabı
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Ağız ve burun boşluklarıyla gırtlak ve yemek borusu arasındaki boşluk
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Yutağın yangılı hastalığı, farenjit
1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Organik veya inorganik cisimcikleri içine alıp sindirebilen kan hücresi, fagosit
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yutkunma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yutkunmayı becermek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tükürüğü yutmak veya bir şey yutuyormuş gibi gırtlağı hareket ettirmek
1. Oturup oturup kalkıyor, ağzını açacakken hemen yutkunup kapıyor.
1. Oturup oturup kalkıyor, ağzını açacakken hemen yutkunup kapıyor.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şeyi söylemekle söylememek arasında duraksamak
1. Annem kelimelerini yutkunuyor.
1. Annem kelimelerini yutkunuyor.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şeyin yokluğunu kendine yedirememek, kabullenememek
1. isim , isim , isim , isim , Yutmak işi
1. Ne bulursam yutmaya mecbur kalıyordum, zayıflamış, sersemlemiş, neşesizleşmiştim.
1. Ne bulursam yutmaya mecbur kalıyordum, zayıflamış, sersemlemiş, neşesizleşmiştim.
yutar hücre, sinekyutan, yelyutan, külyutmaz
1. -i , -i , -i , -i , Ağızda bulunan bir şeyi yutağa geçirmek
2. Tam ve doğru söylememek
1. Bazı heceleri yutuyor.
1. Bazı heceleri yutuyor.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İnanmak, aldanmak, kanmak
1. Bize numara yapma, yutacak enayi değiliz.
1. Bize numara yapma, yutacak enayi değiliz.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Söylemek istediği bir sözü kendini tutarak söylememek
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İyice, eksiksiz olarak öğrenmek
1. Bazen üçer yüz sayfalık iki kitabı birden, yirmi dört saat zarfında hatmedip yuttuğu olurdu.
1. Bazen üçer yüz sayfalık iki kitabı birden, yirmi dört saat zarfında hatmedip yuttuğu olurdu.
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Işık, ses gücünü, parlaklığını azaltmak
1. Duvarlar bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor.
1. Duvarlar bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor.
7. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Dayanıp sesini çıkarmamak, katlanmak
1. Ben bu ağır sözleri yutmam.
1. Ben bu ağır sözleri yutmam.
1. -i , -i , -i , -i , Haksız olarak kendine mal etmek, zorbalıkla elinden almak
1. Sakarya'nın doğusunda Türk Ordusu da kıvrılarak bu canavarın Ankara'yı yutmasına mâni olmaya çalışıyordu.
1. Sakarya'nın doğusunda Türk Ordusu da kıvrılarak bu canavarın Ankara'yı yutmasına mâni olmaya çalışıyordu.
2. Oyunda bir şey kazanmak
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yutturma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. O kendisini, ince bir cam çubuk üzerindeki esans misali, ancak küçük hikâyecilikte yutturabilir.
1. O kendisini, ince bir cam çubuk üzerindeki esans misali, ancak küçük hikâyecilikte yutturabilir.
2. Yutturmayı becermek
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yutma (I) işini yaptırmak veya yutmasını sağlamak
1. -i , -i , -i , -i , Kandırmak, aldatmak
1. Çölde karıncalar tosbağaları taşır, bunlar nedir ki diye bir yalan uyduruyor, oğluna yutturuyordu.
1. Çölde karıncalar tosbağaları taşır, bunlar nedir ki diye bir yalan uyduruyor, oğluna yutturuyordu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yutma (I) işi yaptırılmak
1. Zavallı hekim kendisine zorla yutturulan afyonların tesiriyle yığıldığı yerden bir daha kalkamadı.
1. Zavallı hekim kendisine zorla yutturulan afyonların tesiriyle yığıldığı yerden bir daha kalkamadı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yutturma (II) işi yapılmak
1. Aldatıldığına, aptal yerine konulduğuna, iki kocadan artakalmış Huriser'in ona kızoğlankız diye yutturulmak istenişine içerlemişti.
1. Aldatıldığına, aptal yerine konulduğuna, iki kocadan artakalmış Huriser'in ona kızoğlankız diye yutturulmak istenişine içerlemişti.