Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tutturmalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kopça, düğme gibi iki şeyi birbirine tutturmaya yarayan nesne


tüttürme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tüttürmek işi


tüttürmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tütmesini, duman çıkarmasını sağlamak, duman çıkarmak

2. Sigara, pipo içmek

Örnek:

1. Sigaramı tüttürürken hep o geçmiş günlerin garip hatıraları başımda uzanır.

1. Sigaramı tüttürürken hep o geçmiş günlerin garip hatıraları başımda uzanır.


tutturuk
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İnatçı, takıntılı


tutturukluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutturuk olma durumu

Örnek:

1. Onun bu tutturukluğunu ve inadını en iyi anlayan Morris'ti.

1. Onun bu tutturukluğunu ve inadını en iyi anlayan Morris'ti.


tutturuş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutturma işi


tüttürüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tüttürme işi


tutu
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Borcun ödeneceğine ilişkin borçlunun alacaklıya bir taşınmazı güvence olarak göstermesi, ipotek


tutucu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Mevcut toplumsal düzeni, düşünceleri ve kurumları değiştirmeden olduğu gibi korumak isteyen (kimse), muhafazakâr, konservatör

2. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Durmalı çıkışlarda, bisikletçiye yardım eden kişi


tutuculaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutuculaşmak durumu


tutuculaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tutuculuk yapmak


tutuculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutucu olma durumu

2. Özellikle siyasal ve toplumsal düzeni olduğu gibi sürdürme görüşü, tutumu, anlayışı, muhafazakârlık


tutuk

İlgili Kelimeler:

tutukevi, dili tutuk

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Akıcı, rahat konuşamayan

Örnek:

1. Önce benim sonra kardeşimin elini avuçlarının arasına alıp tutuk ama heyecansız bir sesle yakında yeniden evleneceğini söyledi.

1. Önce benim sonra kardeşimin elini avuçlarının arasına alıp tutuk ama heyecansız bir sesle yakında yeniden evleneceğini söyledi.

2. Eski işlevini göremez duruma gelmiş

Örnek:

1. Ne var ki banyo kapısının sürgüsü tutuk, kilidi de kırık olduğundan, kolu indirerek dışarı çıkmayı başarmıştı her seferinde.

1. Ne var ki banyo kapısının sürgüsü tutuk, kilidi de kırık olduğundan, kolu indirerek dışarı çıkmayı başarmıştı her seferinde.

3. Olması gereken gibi olmayan

Örnek:

1. Millî takım bugünlerde tutuk.

1. Millî takım bugünlerde tutuk.

4. Bir organ hareket edemez olmuş

Örnek:

1. Geçen gün beni dövdüler. Boynum, omuzlarım hâlâ tutuk.

1. Geçen gün beni dövdüler. Boynum, omuzlarım hâlâ tutuk.

5. Kısılmış, kesik

Örnek:

1. Ağır ağır ve tahtalar arasında boğulan tutuk akislerle yükseliyordu.

1. Ağır ağır ve tahtalar arasında boğulan tutuk akislerle yükseliyordu.

6. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Tutuklu

7. Kapalı, tıkalı

8. Sıkıntılı

Örnek:

1. Bu tutuk hava içinde saat ona doğru Meclisin zili uzun uzun çaldı.

1. Bu tutuk hava içinde saat ona doğru Meclisin zili uzun uzun çaldı.

9. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Durgun, çekingen, sıkılgan

Örnek:

1. Bu babadan geçme derviş huyum, hoşgörüm yüzünden tutuk oluşumu anlamıyorlar.

1. Bu babadan geçme derviş huyum, hoşgörüm yüzünden tutuk oluşumu anlamıyorlar.


tutukevi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutukluların kapatıldığı yer, tomruk, dam (I), tevkifhane


Telaffuz : tutu'kevi

tutuklama

İlgili Kelimeler:

gıyabi tutuklama

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutuklamak işi, tevkif

Örnek:

1. Muhalefeti ortadan kaldırmaya niyetli olan Damat Ferit Paşa'nın ilk işi bir sürü yeni tutuklamalar oldu.

1. Muhalefeti ortadan kaldırmaya niyetli olan Damat Ferit Paşa'nın ilk işi bir sürü yeni tutuklamalar oldu.


tutuklamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kanun yoluyla hürriyeti kısıtlayarak bir yere kapatmak, tevkif etmek


tutuklanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutuklanma işi


tutuklanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutuklanmak işi

Örnek:

1. Babasının tutuklanmasıyla tayinin geri kalması kaygısı artık var değil.

1. Babasının tutuklanmasıyla tayinin geri kalması kaygısı artık var değil.


tutuklanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tutuklama işine konu olmak


tutuklatabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutuklatabilmek işi


tutuklatabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tutuklatma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Tutuklatma gücü bulunmak


tutuklatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutuklatmak işi


tutuklatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tutuklama işini yaptırmak


tutuklayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutuklayabilmek işi


tutuklayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tutuklama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Tutuklama gücü bulunmak