92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Yapım eki ile türetilmiş fiil: baş-la-mak, güzel-le-ş-mek, dur-ak-la-mak gibi
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Türemiş ad
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Yapım ekiyle türetilmiş kelime: süz-geç, ver-gi gibi
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Yapım ekiyle türetilmiş sıfat: akıl-lı (çocuk), sarı-şın (kız) gibi
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Yapım ekiyle türetilmiş zarf: ilk-in, akşam-leyin, gelmek-sizin, sürünür-cesine gibi
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Söz türetmecilik, neolojizm
1. -i , -i , -i , -i , Türetme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Türetmeyi becermek
türetme eki
1. isim , isim , isim , isim , Türetmek işi
2. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Ad ve fiillerin kök veya gövdelerine yapım eki getirilerek kelime kurma, iştikak: Göz-lük-çü, söyle-n-ti, sev-gi gibi
3. Bilinen bazı şeylerden yararlanarak düşünce gücüyle yeni bir şey bulma, ihtira
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Ad veya fiil köklerine getirilerek yeni söz varlıkları yapan ek
1. -i , -i , -i , -i , Oluşturmak, ortaya çıkarmak, yaratmak, meydana çıkarmak
1. isim , isim , isim , isim , Türemiş veya üretilmiş şey
2. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Yapım ekiyle kurulmuş kelime, müştak: Sev-gi, sev-in-mek, göz-lük gibi
3. kimya , kimya , kimya , kimya , Bir madde üzerinde yapılan kimyasal işlemler sonucu elde edilen bir başka madde
4. matematik , matematik , matematik , matematik , Değişken artması sıfıra giderken, fonksiyonun artmasının değişken artmasına oranının limiti
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Az bulunur, eski, nadir
2. Değeri düşük, işe yaramaz
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Acayip, tuhaf
1. Şehirli dediği bu turfa kalabalığı küçümsediğini her hâliyle belli ederdi.
1. Şehirli dediği bu turfa kalabalığı küçümsediğini her hâliyle belli ederdi.
Lisan : Arapça ṭurfe
1. değerini yitirmek, çürümek
1. Turfa oldu artık eski felsefe.
1. Turfa oldu artık eski felsefe.
turfanda meyvecilik, turfanda sebzecilik, son turfanda
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Mevsimin başında ilk yetişen (meyve, sebze)
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yeni, ilk kez ortaya çıkan
Lisan : Farsça tervende
1. isim , isim , isim , isim , Mevsiminin dışında yapılan meyve yetiştiriciliği
1. isim , isim , isim , isim , Mevsiminin dışında yapılan sebze yetiştiriciliği
1. isim , isim , isim , isim , Turfandacı olma durumu
1. Türkiye'de turfandacılık gittikçe gelişiyor.
1. Türkiye'de turfandacılık gittikçe gelişiyor.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Toygar