Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
toprak sıçanı
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sıçangiller familyasından, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da yaşayan, ekin tarlalarına zarar veren, küçük boylu bir tür sıçan


toprakbastı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ayakbastı


Telaffuz : topra'kbastı

toprakçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toprağa önem veren, toprağa bağlı kimse

Örnek:

1. Biri topraklarına kadar makineci öbürü şehirlerine kadar toprakçı.

1. Biri topraklarına kadar makineci öbürü şehirlerine kadar toprakçı.

2. Geçimini topraktan sağlayan kimse


toprakçıl
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Toprakta yaşayan hayvan türü


toprakçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toprakçı olma durumu


Toprakkale
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Osmaniye iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : topra'kkale

topraklama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Topraklamak işi

2. Elektrik devresinde veya elektrikle çalışan bir araçta bir ucu toprakla birleştirme işi


topraklamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Üzerini toprakla örtmek


topraklandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Topraklandırmak işi

Örnek:

1. O gün bugün çiftçiyi topraklandırma komisyonları işlerini sürdürürler.

1. O gün bugün çiftçiyi topraklandırma komisyonları işlerini sürdürürler.


topraklandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir kimseyi işletip geçinmesi için toprak sahibi yapmak

Örnek:

1. Köylüyü topraklandırmak.

1. Köylüyü topraklandırmak.


topraklaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Topraklaşmak işi


topraklaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Toprak durumuna gelmek


topraklatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Topraklatmak işi


topraklatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Topraklama işini yaptırmak


topraklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçine toprak karışmış

2. Ekecek toprağı olan (köylü)


topraksı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Toprağı andıran, toprağa benzeyen, toprak gibi


topraksız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde toprak bulunmayan

2. Ekecek toprağı olmayan (köylü)


topsuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Topu olmayan


toptan
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , ticaret , ticaret , sıfat , sıfat , ticaret , ticaret , Büyük ölçüde, çok miktarda yapılan (alışveriş), perakende karşıtı

2. Toplu bir biçimde olan, global

Örnek:

1. Edebiyat, sanat, fikir, ilim ve başlıca değerlerimize toptan bir bakış lütfeder misiniz, efendim!

1. Edebiyat, sanat, fikir, ilim ve başlıca değerlerimize toptan bir bakış lütfeder misiniz, efendim!

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Toplu bir biçimde

Örnek:

1. Mahalle halkının şehirden toptan aldıklarını taşıyan ... pazar kayıkları gider gelirdi.

1. Mahalle halkının şehirden toptan aldıklarını taşıyan ... pazar kayıkları gider gelirdi.


toptancı

İlgili Kelimeler:

sebze meyve toptancısı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toptan satış yapan tüccar


toptancılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toptancı olma durumu


topu

İlgili Kelimeler:

topu topu

Anlamı:

1. zamir , zamir , zamir , zamir , Hepsi

Örnek:

1. Sarf edilen gayretlerin topu, halkımıza turizmin önemini, yararlarını belletmeye yönelmiş görünüyor.

1. Sarf edilen gayretlerin topu, halkımıza turizmin önemini, yararlarını belletmeye yönelmiş görünüyor.


topu atmak
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , iflas etmek

Örnek:

1. Biz kim oluyoruz ki veresiye verelim, iki günde topu atarız.

1. Biz kim oluyoruz ki veresiye verelim, iki günde topu atarız.

2. sınıfta kalmak


topu dikmek
Anlamı:

1. topu ayakla hızlı bir biçimde havaya doğru atmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , ölmek


topu taca atmak (veya bırakmak)
Anlamı:

1. spor , spor , spor , spor , karşılaşmada topu yan çizgi dışına çıkarmak

Örnek:

1. Dündar koşmuyor ve topu taca bırakıyor.

1. Dündar koşmuyor ve topu taca bırakıyor.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , konuşulan konuyu saptırmak