92406 kayıt bulundu.
1. açlık duygusunu yatıştırmak
1. Kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük.
1. Kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük.
açlık grevi, açlık sınırı, açlık kan şekeri, gözü açlık, karnı açlık
1. isim , isim , isim , isim , Aç olma durumu
1. Açlıktan gözümüz dönmüştü.
1. Açlıktan gözümüz dönmüştü.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kıtlık
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aşırı istek içinde bulunma
1. Öğrenme konusundaki yorulmayan açlığımı karşılayan bir okuldaydım.
1. Öğrenme konusundaki yorulmayan açlığımı karşılayan bir okuldaydım.
1. isim , isim , isim , isim , Kendisine veya başkalarına yapılan bir haksızlığı protesto için bir kimsenin aç durarak gösterdiği tepki
1. `yoksul olan buna üzülmemelidir, küçücük bir şey bile en büyük ihtiyacı gidermeye yeter` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Aç karnına ölçülen kandaki glikoz miktarı
1. isim , isim , isim , isim , Bir ülkede insanların sağlıklı bir biçimde yaşayabilmeleri için sahip olmaları gereken en düşük gelir düzeyi
1. çok acıkmak
1. Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişti.
1. Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişti.
1. çok az
1. Açlıktan ölmeyecek kadar yiyor.
1. Açlıktan ölmeyecek kadar yiyor.
1. isim , isim , isim , isim , Açmak işi
2. Orman içinde ağaç kesme veya yakma yoluyla tarıma elverişli bir duruma getirilen arazi
3. Bir tür susamsız, kalınca, yağlı çörek