Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
açkılamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Açkı ile parlatmak


açkılanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Açkılanmak işi


açkılanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Açkı yapılmak, perdahlanmak


açkılatılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Açkılatılmak işi


açkılatılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Açkılatma işine konu olmak


açkılatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Açkılatmak işi


açkılatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Açkı işi yaptırmak, perdahlatmak


açkılı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Açkı yapılmış, perdahlanmış, perdahlı


açkısız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Açkı yapılmamış, perdahlanmamış, perdahsız


açlığını bastırmak (veya gidermek veya öldürmek)
Anlamı:

1. açlık duygusunu yatıştırmak

Örnek:

1. Kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük.

1. Kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük.


açlık

İlgili Kelimeler:

açlık grevi, açlık sınırı, açlık kan şekeri, gözü açlık, karnı açlık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aç olma durumu

Örnek:

1. Açlıktan gözümüz dönmüştü.

1. Açlıktan gözümüz dönmüştü.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kıtlık

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aşırı istek içinde bulunma

Örnek:

1. Öğrenme konusundaki yorulmayan açlığımı karşılayan bir okuldaydım.

1. Öğrenme konusundaki yorulmayan açlığımı karşılayan bir okuldaydım.


açlık çekmek
Anlamı:

1. yoksulluk içinde bulunmak


açlık grevi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kendisine veya başkalarına yapılan bir haksızlığı protesto için bir kimsenin aç durarak gösterdiği tepki


açlık ile tokluğun arası yarım yufka
Anlamı:

1. `yoksul olan buna üzülmemelidir, küçücük bir şey bile en büyük ihtiyacı gidermeye yeter` anlamında kullanılan bir söz


açlık kan şekeri
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Aç karnına ölçülen kandaki glikoz miktarı


açlık sınırı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir ülkede insanların sağlıklı bir biçimde yaşayabilmeleri için sahip olmaları gereken en düşük gelir düzeyi


açlıktan gözü (veya gözleri) dönmek (veya kararmak)
Anlamı:

1. çok acıkmak

Örnek:

1. Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişti.

1. Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişti.


açlıktan imanı gevremek
Anlamı:

1. çok acıkmak


açlıktan nefesi kokmak
Anlamı:

1. yoksulluk içinde bulunmak


açlıktan ölmek
Anlamı:

1. dayanılmaz derecede acıkmak, çok acıkmak


açlıktan ölmeyecek kadar
Anlamı:

1. çok az

Örnek:

1. Açlıktan ölmeyecek kadar yiyor.

1. Açlıktan ölmeyecek kadar yiyor.


açma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Açmak işi

2. Orman içinde ağaç kesme veya yakma yoluyla tarıma elverişli bir duruma getirilen arazi

3. Bir tür susamsız, kalınca, yağlı çörek


açma sırrını dostuna, o da söyler dostuna
Anlamı:

1. sırrını açma dostuna, o da söyler dostuna


açmacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Açma yapan veya satan kimse


açmacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Açmacının yaptığı iş