Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
toplanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplanmak işi

Örnek:

1. Binlerce yıllık gelenekleşmiş Türk psikolojisi, bir merkez etrafında toplanmayı çok sevmiştir.

1. Binlerce yıllık gelenekleşmiş Türk psikolojisi, bir merkez etrafında toplanmayı çok sevmiştir.


toplanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Toplama işine konu olmak

Örnek:

1. Ağaçtaki meyveler toplandı.

1. Ağaçtaki meyveler toplandı.

2. Bir araya gelmek

Örnek:

1. Alp'ın ilk bahadırlığını işiten yurttaşlar etrafına toplandılar.

1. Alp'ın ilk bahadırlığını işiten yurttaşlar etrafına toplandılar.

3. Toplantı yapmak

4. Kendine çekidüzen vermek

5. Seyahat etmek, taşınmak vb. için hazırlanmak

6. Şişmanlamak

Örnek:

1. Kısacık boylu, kara kuru Nadir Hanım'ın yerinde şimdi şişman denilecek kadar etlenmiş, toplanmış, yağlanmış bir hanım var.

1. Kısacık boylu, kara kuru Nadir Hanım'ın yerinde şimdi şişman denilecek kadar etlenmiş, toplanmış, yağlanmış bir hanım var.


toplantı

İlgili Kelimeler:

toplantı salonu, toplantı yeri, bilimsel toplantı, basın toplantısı, doruk toplantısı, yuvarlak masa toplantısı, zirve toplantısı, zümre toplantısı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Birden çok kimsenin belirli amaçlarla bir araya gelmesi, içtima

Örnek:

1. Komisyon toplantısı bitsin de görürsünüz.

1. Komisyon toplantısı bitsin de görürsünüz.

2. Bir meclisin bir yıl içindeki birleşimlerinin her biri

3. Toplanma, bir araya gelme, kabarıklık oluşturma

Örnek:

1. Gür kaşları başlangıçlarında kıvrık toplantılar yaparak incele incele uçlarında büsbütün sivrilirdi.

1. Gür kaşları başlangıçlarında kıvrık toplantılar yaparak incele incele uçlarında büsbütün sivrilirdi.


toplantı salonu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplantıların yapıldığı geniş mekân


toplantı yeri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplantının yapıldığı yer veya merkez


toplardamar

İlgili Kelimeler:

ana toplardamar

Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kirli kanın vücudun her yanından kalbe gitmesini sağlayan damar, vena, verit


Telaffuz : topla'rdamar

toplaşık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir araya getirilmiş, toplu hâle getirilmiş


toplaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplaşmak işi


toplaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Toplanmak

Örnek:

1. Erkeklerde merak daha fazlaydı.-Acep ne biçim karıymış ki bu ... diye toplaştıkları dere boyunda konuşurlar.

1. Erkeklerde merak daha fazlaydı.-Acep ne biçim karıymış ki bu ... diye toplaştıkları dere boyunda konuşurlar.

2. Top durumuna gelmek


toplaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplaştırmak işi


toplaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Toplamak, bir araya getirmek

Örnek:

1. Bu kaburgasız insan yığınını İstanbul'da toplaştıran, oy ticaretidir.

1. Bu kaburgasız insan yığınını İstanbul'da toplaştıran, oy ticaretidir.


toplatabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplatabilmek işi


toplatabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Toplatma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Toplatma gücü bulunmak


toplatılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplatılabilmek işi


toplatılabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Toplatılma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Süreli veya süresiz yayınlar kanunun açıkça yetkili kıldığı mercinin emriyle toplatılabilir.

1. Süreli veya süresiz yayınlar kanunun açıkça yetkili kıldığı mercinin emriyle toplatılabilir.


toplatılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplatılmak işi


toplatılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Toplama işi yaptırılmak

Örnek:

1. Şimdi hemen, ne kadar zengin varsa hepsi bir binada toplatılacaktı.

1. Şimdi hemen, ne kadar zengin varsa hepsi bir binada toplatılacaktı.

2. Yasa dışı olarak satılan mallar satıcılardan alınmak


toplatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplatmak işi


toplatmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Toplama işini yaptırmak


toplayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplayabilmek işi


toplayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Toplama ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Birbiriyle boğaz boğaza gelen okul çocuklarını, Samet'in varlığı bugünlerde tek bir vücut gibi bir araya toplayabilirdi.

1. Birbiriyle boğaz boğaza gelen okul çocuklarını, Samet'in varlığı bugünlerde tek bir vücut gibi bir araya toplayabilirdi.

2. Toplama gücü bulunmak


toplayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplama işi


toplayıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplayıvermek işi


toplayıvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çabucak veya kısa zamanda toplamak


Telaffuz : toplayı'vermek

topless
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , 343 üstsüz


Lisan : İngilizce topless