Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
topallama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Topallamak işi


topallamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bacağındaki sakatlık sebebiyle seker gibi veya iki adımda, bir yana eğilerek yürümek

Örnek:

1. Öyle topallar gibi değil ama bir garip yürüyordu.

1. Öyle topallar gibi değil ama bir garip yürüyordu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İşler gerektiği gibi yürümemek, aksamak


topallayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Topallama işi


topallık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Topal olma durumu

Örnek:

1. Topal da olsanız ben sizin topallığınızı görmem ki.

1. Topal da olsanız ben sizin topallığınızı görmem ki.


topaltı
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Kale toplarının koruması altındaki yer

2. Kale ile korunan bir şehrin yakın çevresi


Telaffuz : to'paltı

toparlacık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok yuvarlak

2. Kısa boylu ve şişman (kimse)


toparlağımsı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Top biçiminde olan


toparlak

İlgili Kelimeler:

toparlak hesap, toparlak rakam, toparlak sayı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Top cephanesi taşıyan araba

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Top biçiminde olan, yuvarlak, kürevi

Örnek:

1. Çehre toparlak, kaşlar incecik, ağız iri, yanaklar fazla etli ve gözler çekik.

1. Çehre toparlak, kaşlar incecik, ağız iri, yanaklar fazla etli ve gözler çekik.


toparlak hesap
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yuvarlak hesap


toparlak rakam
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yuvarlak sayı


toparlak sayı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yuvarlak sayı


toparlakça
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Toparlağa yakın bir biçimde olan


toparlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toparlamak işi

Örnek:

1. Giderken taşlıktaki duvar çivilerinde asılı palto, baston, şemsiye gibi şeyleri toparlamayı ihmal etmediler.

1. Giderken taşlıktaki duvar çivilerinde asılı palto, baston, şemsiye gibi şeyleri toparlamayı ihmal etmediler.


toparlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir araya getirmek, toplu bir duruma sokmak

Örnek:

1. Bir gün okulda işgal eylemi olmuş, bütün öğrencileri toparlamışlar.

1. Bir gün okulda işgal eylemi olmuş, bütün öğrencileri toparlamışlar.

2. Neler üzerinde durulacağını hatırlayıp bir araya getirmeye çalışmak

Örnek:

1. Bildiği bütün Fransızcayı toparlayarak vitrindeki kravatın değerini sordu.

1. Bildiği bütün Fransızcayı toparlayarak vitrindeki kravatın değerini sordu.

3. Şaşkın durumdan kurtulup kendine gelmek

4. Çekidüzen vermek

Örnek:

1. Odayı toparladı.

1. Odayı toparladı.


toparlanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toparlanabilmek işi


toparlanabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Toparlanma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Toparlanma becerisi bulunmak


toparlanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toparlanma işi

Örnek:

1. Bazı uyanış ve toparlanış belirtileri meydana getirmişti.

1. Bazı uyanış ve toparlanış belirtileri meydana getirmişti.


toparlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toparlanmak işi


toparlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Toparlama işine konu olmak veya toparlama işi yapılmak

2. Para yönünden durumunu düzeltmek

3. Gelişmek, daha iyi duruma gelmek

Örnek:

1. Bu üçüncü gidişimde Erzurum'u bir öncekine nispetle daha çok toparlanmış, gelişmiş buldum.

1. Bu üçüncü gidişimde Erzurum'u bir öncekine nispetle daha çok toparlanmış, gelişmiş buldum.

4. Sağlığı düzelmek

5. Etkilenilen herhangi bir şeyden kurtulmaya başlanmak

Örnek:

1. İlk sarsıntıdan sonra toparlanan halk kendini dışarı atmıştı.

1. İlk sarsıntıdan sonra toparlanan halk kendini dışarı atmıştı.

6. Bir işi, bir hareketi yapmaya hazır duruma gelmek

Örnek:

1. Can havliyle silkinip toparlanarak ve bütün bağlarından sıyrılarak birdenbire ayağa kalkıvermiş.

1. Can havliyle silkinip toparlanarak ve bütün bağlarından sıyrılarak birdenbire ayağa kalkıvermiş.


toparlayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toparlayabilmek işi


toparlayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Toparlama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Toparlama becerisi bulunmak


toparlayıcı krem
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Esnekliğini yitirmiş cildi sıkıştırıp düzelten krem türü


toparlayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toparlama işi


topatan
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Güzel kokulu, sarı renkte, uzunca bir tür kavun


topaz
Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Alüminyum silikatı ve florinden oluşan, kahverengi veya soluk sarı renkte değerli taş


Lisan : Fransızca topaze