tokuz

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sık ve kalınca, tok (kumaş)

tokyo

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle plastikten yapılmış bir terlik türü

Lisan : Japonca

Telaffuz : to'kyo

tol

Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Taş kemer veya taş kemerlerle yapılmış ev, oda, kapı vb. şey

2. Yayla veya bahçe kulübesi

3. Küçük köy

Örnek:

1. Bu demir yolu, bu yana gidersen derenin boyuna alır, iner Kara Hasan toluna.

1. Bu demir yolu, bu yana gidersen derenin boyuna alır, iner Kara Hasan toluna.

tolerans

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hoşgörü

2. teknik , teknik , teknik , teknik , İşlenmiş bir parçanın yapım ölçüsünde olabilecek özür payı

3. tıp , tıp , tıp , tıp , Yüksek dozda verilen herhangi bir ilaca karşı vücudun gösterdiği dayanma gücü

4. tıp , tıp , tıp , tıp , Sürekli aynı dozun kullanılması sonucu bir ilacın etkilerinin giderek azalması durumu

Lisan : Fransızca tolérance

toleranslı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hoşgörülü

toleranslılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hoşgörülülük

toleranssız

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hoşgörüsüz

toleranssızlık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hoşgörüsüzlük

tolere

Anlamı:

1. `Hoşgörmek`, `kaldırmak, katlanmak, tahammül etmek` veya `gidermek` anlamlarındaki tolere etmek birleşik fiilinde geçer

Lisan : Fransızca toléré

tolga

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Miğfer

Örnek:

1. Elini tereddütle başına götürdü. Tolgası başında yoktu.

1. Elini tereddütle başına götürdü. Tolgası başında yoktu.

tolgalı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tolgası olan

Örnek:

1. Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!

1. Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!

tolgasız

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tolgası olmayan

tolkşov

Anlamı:

1. isim , isim , televizyon , televizyon , isim , isim , televizyon , televizyon , Söz gösterisi

Lisan : İngilizce talk show

tolüen

Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Maden kömürü katranında benzinle birlikte bulunan, eritici ve leke çıkarıcı olarak kullanılan, yanabilir sıvı hidrokarbür (CH)

Lisan : Fransızca toluène

tomahavk

Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Amerikan yapısı güdümlü füzelerin bir türü

2. Kuzey Amerikalı Kızılderililerinin kullandığı savaş baltası

Lisan : İngilizce tomahawk

tomak

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağaçtan yapılmış top

2. Ağaçtan yapılmış gürz

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Bir tür kalın ve ağır çizme

tomar

İlgili Kelimeler:

tomar tomar, bir tomar

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dürülerek boru biçimi verilmiş deriler veya kâğıtlar

2. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Topun içini silmekte kullanılan, ucu fırçalı çubuk

Lisan : Arapça ṭūmār

tomar tomar

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tomar durumunda olan

2. Pek çok

Örnek:

1. Tomar tomar mektupları bulmasaydım bu kitap kaleme alınmazdı.

1. Tomar tomar mektupları bulmasaydım bu kitap kaleme alınmazdı.

tomarla

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pek çok

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (toma'rla) Çok fazla bir biçimde

Örnek:

1. Parayı tomarla harcıyor.

1. Parayı tomarla harcıyor.

tomarlama

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tomarlamak durumu

tomarlamak fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tomar durumuna getirmek

tomarlanma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tomarlanmak durumu

tomarlanmak fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tomar durumuna getirilmek

tomarlatma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tomarlatmak işi

tomarlatmak fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tomar durumuna getirilmek