92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Ton
1. isim , isim , isim , isim , Titremek işi
1. Herkeste bir içlenme, bir acılanma, bir titreme vardı.
1. Herkeste bir içlenme, bir acılanma, bir titreme vardı.
1. titremeye başlamak, titremeye tutulmak
1. Başına küçük bir ağrı, vücuduna hafif bir titreme geliyor.
1. Başına küçük bir ağrı, vücuduna hafif bir titreme geliyor.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Küçük ve hızlı salınım hareketleri yapmak
1. Geçtiği yollarda, incecik ellerine, kahır görmüş köylülerin nasırlı elleri sarıldı, ninelerin dua ile titreyen dudakları dokundu.
1. Geçtiği yollarda, incecik ellerine, kahır görmüş köylülerin nasırlı elleri sarıldı, ninelerin dua ile titreyen dudakları dokundu.
2. -den , -den , -den , -den , Kaslar hızlı küçük kasılmalarla sarsılmak
1. Soğuktan mı titriyordum yoksa heyecandan, üzüntüden mi, bilmem.
1. Soğuktan mı titriyordum yoksa heyecandan, üzüntüden mi, bilmem.
3. Ses kısık ve kesik çıkmak
1. Gözleri fırlamış, dudakları morarmıştı, elleri titriyor, sedası titriyordu.
1. Gözleri fırlamış, dudakları morarmıştı, elleri titriyor, sedası titriyordu.
4. Çok üşümek
5. Işığın aralıklı olarak gücü azalıp çoğalmak
6. -den , -den , mecaz , mecaz , -den , -den , mecaz , mecaz , Birinden veya bir şeyden korkmak, korkuya kapılmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Konuşmada, düşünce veya duyuştan gelen yumuşaklık ve sertlik özelliklerini belirtmek için tonları düzenlemek
titreşim önleyici
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Küçük ve hızlı salınım, ihtizaz, vibrasyon, rezonans
1. Küçük ölçüde kuvars kristalinin titreşimleri olmasa hepimizin kullandığı kuvarslı saatler yapılamazdı.
1. Küçük ölçüde kuvars kristalinin titreşimleri olmasa hepimizin kullandığı kuvarslı saatler yapılamazdı.
2. Bir noktanın gözün göremeyeceği kadar kısaca kımıldanışı, ihtizaz
1. Sorunları ve titreşimleriyle, çok gelişkin bireyliğiyle bir insan...
1. Sorunları ve titreşimleriyle, çok gelişkin bireyliğiyle bir insan...
1. isim , isim , isim , isim , Yapılarda hidrofor, elektrik motoru, boyler üniteleri, kalorifer kazanı vb. araçların titreşimleriyle etrafa zarar vermemeleri için yapılan yalıtım, vibrasyon tecridi
titreşimli ünsüz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Titreşim yapan veya titreşim oluşturan
2. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Yumuşak
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Yumuşak ünsüz
titreşimsiz ünsüz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Titreşim yapmayan veya titreşim oluşturmayan
2. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Sert
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Sert ünsüz
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Her yanı titremek
1. Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık
1. Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık
2. Titreşim durumunda olmak, ihtizaz etmek
1. -i , -i , -i , -i , Her yanı titretmek
2. fizik , fizik , fizik , fizik , Titreşim durumuna getirmek
1. -i , -i , -i , -i , Titremesine yol açmak
1. Ellerini büsbütün titretiyordu.
1. Ellerini büsbütün titretiyordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Korku salmak
1. isim , isim , isim , isim , Titreme işi
1. Onun gözlerinde toplanan sarı ışıkları, ellerindeki takallüsü ve titreyişi tanırdım.
1. Onun gözlerinde toplanan sarı ışıkları, ellerindeki takallüsü ve titreyişi tanırdım.