92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Tırkazlama işi yapılmak
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Tırkazlama işini yaptırmak, sürgületmek
1. isim , isim , isim , isim , Meme başı üzerine yerleştirilip sütün alınmasına yarayan araç
Lisan : Fransızca tire-lait
1. isim , isim , isim , isim , Mürekkeple çizgi çizmeye yarayan, türlü kalınlıklarda gereç
2. Mürekkebin daha çabuk kurumasını sağlayan madde
1. Mimarlık öğrenciliğimdeki çizimlere gönye, çini mürekkebi ve tirlinle başlamıştık.
1. Mimarlık öğrenciliğimdeki çizimlere gönye, çini mürekkebi ve tirlinle başlamıştık.
Lisan : Fransızca tire-ligne
göktırmalayan, gök tırmalayıcı
1. -i , -i , -i , -i , Tırnaklarıyla çizmek veya hırpalamak, tırnaklamak, tırmıklamak, cırmalamak
1. Böyle çöktüğüm yerde tahtaları tırmalayarak ne kadar ağladım.
1. Böyle çöktüğüm yerde tahtaları tırmalayarak ne kadar ağladım.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Rahatsız etmek
1. -i , -i , -i , -i , Tırmalama ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Tırmalama gücü bulunmak
1. -e , -e , -e , -e , Tırmanma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Bütün unsurlarına malikken, henüz fıkracı, fikirci ve romancı Peyami Safa tepesine tırmanabilmiş değildir.
1. Bütün unsurlarına malikken, henüz fıkracı, fikirci ve romancı Peyami Safa tepesine tırmanabilmiş değildir.
2. Tırmanmayı becermek
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Tırmanıcılar
1. sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , Tırmanma özelliği olan
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , İki parmağı öne, iki parmağı arkaya dönük tırmanma özelliği olan gugukgiller, papağangiller vb. kuşlar takımı, tırmananlar
tırmanma şeridi
1. isim , isim , isim , isim , Tırmanmak işi
1. Radyatörün suyunu tazeledikten sonra virajlı yokuşu tırmanmaya başladı.
1. Radyatörün suyunu tazeledikten sonra virajlı yokuşu tırmanmaya başladı.
2. spor , spor , spor , spor , Özel araçlardan yararlanarak vücudu, kollarla çekerek yukarı doğru yer değiştirme
3. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Atom silahlarının gücünün önüne geçilmez, önlenemez bir biçimde hızlanmasını belirten terim
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir durumun, bir olgunun giderek güç kazanması, etkisini artırması, güçlenmesi
1. isim , isim , isim , isim , Kara yollarında, yokuşlarda ağır araçlara ayrılmış en sağdaki şerit
1. -e , -e , -e , -e , El ve ayaklarıyla tutunarak veya tırnaklarını iliştirerek dik bir yere çıkmak
1. Adam yüze yüze geldi ve bir maymun çevikliğiyle küpeşteye tırmanıp güverteye atıldı.
1. Adam yüze yüze geldi ve bir maymun çevikliğiyle küpeşteye tırmanıp güverteye atıldı.
2. -i , -i , -i , -i , Yokuş, merdiven vb. çıkmak
1. Arabalarımız yavaş yavaş yükselen bir yokuşu tırmanıyordu.
1. Arabalarımız yavaş yavaş yükselen bir yokuşu tırmanıyordu.
3. Bitki, yakınındaki bir nesneye tutunarak yükselmek
1. Hanımeli bizim kata kadar tırmandı. Sarmaşıklar bahçe duvarına tırmanmış.
1. Hanımeli bizim kata kadar tırmandı. Sarmaşıklar bahçe duvarına tırmanmış.
4. Bir şeyin eğimini izleyerek yükselmek
1. Boğazın karşı yakasına tırmanan yolda atı üstünde, tarlasından Urla'ya dönen bir rençperle karşılaştılar.
1. Boğazın karşı yakasına tırmanan yolda atı üstünde, tarlasından Urla'ya dönen bir rençperle karşılaştılar.
5. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Belli bir durum, olay gittikçe güç kazanmak, giderek etkisini artırmak
kıyı tırmığı
1. isim , isim , isim , isim , Tırnak beresi
1. Yüzünde tırmıklar vardı.
1. Yüzünde tırmıklar vardı.
2. Kabartılmış toprağın taşını, çöpünü ayıklamak için kullanılan seyrek dişli, tarak biçiminde araç
1. -i , -i , -i , -i , Tırmalamak
2. Üzerinde tırmık çekerek toprağı işlemek