Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tırkazlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tırkazlanmak işi


tırkazlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Tırkazlama işi yapılmak


tırkazlatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tırkazlatmak işi


tırkazlatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Tırkazlama işini yaptırmak, sürgületmek


tirle
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Meme başı üzerine yerleştirilip sütün alınmasına yarayan araç


Lisan : Fransızca tire-lait

tirlin
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mürekkeple çizgi çizmeye yarayan, türlü kalınlıklarda gereç

2. Mürekkebin daha çabuk kurumasını sağlayan madde

Örnek:

1. Mimarlık öğrenciliğimdeki çizimlere gönye, çini mürekkebi ve tirlinle başlamıştık.

1. Mimarlık öğrenciliğimdeki çizimlere gönye, çini mürekkebi ve tirlinle başlamıştık.


Lisan : Fransızca tire-ligne

tırmalama fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tırmalamak işi, cırlama


tırmalamak fiil

İlgili Kelimeler:

göktırmalayan, gök tırmalayıcı

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tırnaklarıyla çizmek veya hırpalamak, tırnaklamak, tırmıklamak, cırmalamak

Örnek:

1. Böyle çöktüğüm yerde tahtaları tırmalayarak ne kadar ağladım.

1. Böyle çöktüğüm yerde tahtaları tırmalayarak ne kadar ağladım.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Rahatsız etmek


tırmalanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tırmalanmak işi


tırmalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tırmalama işine konu olmak


tırmalayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tırmalayabilmek işi


tırmalayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tırmalama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Tırmalama gücü bulunmak


tırmalayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tırmalama işi


tırmanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tırmanabilmek işi


tırmanabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Tırmanma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Bütün unsurlarına malikken, henüz fıkracı, fikirci ve romancı Peyami Safa tepesine tırmanabilmiş değildir.

1. Bütün unsurlarına malikken, henüz fıkracı, fikirci ve romancı Peyami Safa tepesine tırmanabilmiş değildir.

2. Tırmanmayı becermek


tırmananlar
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Tırmanıcılar


tırmanıcı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , Tırmanma özelliği olan


tırmanıcılar
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , İki parmağı öne, iki parmağı arkaya dönük tırmanma özelliği olan gugukgiller, papağangiller vb. kuşlar takımı, tırmananlar


tırmanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tırmanma işi


tırmanma

İlgili Kelimeler:

tırmanma şeridi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tırmanmak işi

Örnek:

1. Radyatörün suyunu tazeledikten sonra virajlı yokuşu tırmanmaya başladı.

1. Radyatörün suyunu tazeledikten sonra virajlı yokuşu tırmanmaya başladı.

2. spor , spor , spor , spor , Özel araçlardan yararlanarak vücudu, kollarla çekerek yukarı doğru yer değiştirme

3. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Atom silahlarının gücünün önüne geçilmez, önlenemez bir biçimde hızlanmasını belirten terim

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir durumun, bir olgunun giderek güç kazanması, etkisini artırması, güçlenmesi


tırmanma şeridi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kara yollarında, yokuşlarda ağır araçlara ayrılmış en sağdaki şerit


tırmanmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , El ve ayaklarıyla tutunarak veya tırnaklarını iliştirerek dik bir yere çıkmak

Örnek:

1. Adam yüze yüze geldi ve bir maymun çevikliğiyle küpeşteye tırmanıp güverteye atıldı.

1. Adam yüze yüze geldi ve bir maymun çevikliğiyle küpeşteye tırmanıp güverteye atıldı.

2. -i , -i , -i , -i , Yokuş, merdiven vb. çıkmak

Örnek:

1. Arabalarımız yavaş yavaş yükselen bir yokuşu tırmanıyordu.

1. Arabalarımız yavaş yavaş yükselen bir yokuşu tırmanıyordu.

3. Bitki, yakınındaki bir nesneye tutunarak yükselmek

Örnek:

1. Hanımeli bizim kata kadar tırmandı. Sarmaşıklar bahçe duvarına tırmanmış.

1. Hanımeli bizim kata kadar tırmandı. Sarmaşıklar bahçe duvarına tırmanmış.

4. Bir şeyin eğimini izleyerek yükselmek

Örnek:

1. Boğazın karşı yakasına tırmanan yolda atı üstünde, tarlasından Urla'ya dönen bir rençperle karşılaştılar.

1. Boğazın karşı yakasına tırmanan yolda atı üstünde, tarlasından Urla'ya dönen bir rençperle karşılaştılar.

5. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Belli bir durum, olay gittikçe güç kazanmak, giderek etkisini artırmak


tırmık

İlgili Kelimeler:

kıyı tırmığı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tırnak beresi

Örnek:

1. Yüzünde tırmıklar vardı.

1. Yüzünde tırmıklar vardı.

2. Kabartılmış toprağın taşını, çöpünü ayıklamak için kullanılan seyrek dişli, tarak biçiminde araç


tırmıklama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tırmıklamak işi


tırmıklamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tırmalamak

2. Üzerinde tırmık çekerek toprağı işlemek