Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tebdil etmek
Anlamı:

1. değiştirmek

Örnek:

1. Ama böyle giderse Allah hemen sonunu hayırlara tebdil etsin.

1. Ama böyle giderse Allah hemen sonunu hayırlara tebdil etsin.


tebdil gezmek
Anlamı:

1. tanınmamak için kılık değiştirerek gezmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , değişik görüntüde olmak

Örnek:

1. Anlayana sivrisinek saz düşüncesine dayanan ve tebdil gezen bir şiir yaygınlaştı.

1. Anlayana sivrisinek saz düşüncesine dayanan ve tebdil gezen bir şiir yaygınlaştı.


tebdili şaşmak
Anlamı:

1. ne yapacağını bilememek, telaşa kapılmak

Örnek:

1. Haydar'ın kılıcını görenin tebdili şaşar.

1. Haydar'ın kılıcını görenin tebdili şaşar.


Ön Takı : (birinin)

tebdilihava
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Hava değişimi

Örnek:

1. Doktorlar ümitlerini keser gibi oldular, mutlaka tebdilihavaya gitmemi söylediler.

1. Doktorlar ümitlerini keser gibi oldular, mutlaka tebdilihavaya gitmemi söylediler.


Lisan : Arapça tebdīl + havā

Telaffuz : tebdi:lihava:

tebdilimekân
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yer değiştirme


Lisan : Arapça tebdīl + mekān

Telaffuz : tebdi:limekâ:nı

tebdilimekânda ferahlık vardır
Anlamı:

1. sağlık veya görev değişikliği nedeniyle bir yerden başka bir yere giderek huzur sağlanacağını bildiren bir söz


tebeddül
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir durumdan başka bir duruma geçme, değişme

Örnek:

1. Onu deli ve meraklı bilen komşular, bu tebeddüle şaşıyorlardı.

1. Onu deli ve meraklı bilen komşular, bu tebeddüle şaşıyorlardı.


Lisan : Arapça tebeddul

tebeddülat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Değişiklikler, değişmeler


Lisan : Arapça tebeddulāt

Telaffuz : tebeddüla:tı, l ince okunur

tebelleş
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , İstenmediği hâlde, birinden veya bir yerden ayrılmayan, gitmeyen, musallat olan


tebelleş etmek
Anlamı:

1. birini veya bir şeyi birinin başına bela etmek

Örnek:

1. Hanım evladını tepemize tebelleş eden kendisidir.

1. Hanım evladını tepemize tebelleş eden kendisidir.


tebelleş olmak
Anlamı:

1. bir kimsenin veya şeyin başına dert olmak, musallat olmak

Örnek:

1. Ha şunu bilmende yarar var, kadın çok tebelleş olursa, ona bir randevu verip kendisini dinleyebilirim.

1. Ha şunu bilmende yarar var, kadın çok tebelleş olursa, ona bir randevu verip kendisini dinleyebilirim.


tebellüğ
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bildirimi alma


Lisan : Arapça tebelluġ

tebellüğ etmek
Anlamı:

1. bir bildirimi almak


tebellür
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Billurlaşma

2. Belirme


Lisan : Arapça tebellur

tebellür etmek
Anlamı:

1. billurlaşmak

2. belirmek

Örnek:

1. Müzakeremiz neticesinde de kuvvetli bir hükûmet esası tebellür etmiş bulunuyor.

1. Müzakeremiz neticesinde de kuvvetli bir hükûmet esası tebellür etmiş bulunuyor.


teber
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Balta

2. Bazı dervişlerin taşıdıkları sapı uzun, keskisi ayça biçiminde, küçük ve hafif balta

3. Meşin kesmek için kullanılan araç


Lisan : Farsça teber

teberli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Teberi olan

Örnek:

1. Alayın en önünde de elleri teberli, Bektaşi babaları yer alır.

1. Alayın en önünde de elleri teberli, Bektaşi babaları yer alır.


teberru
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bağış


Lisan : Arapça teberruʿ

Telaffuz : teberru:

teberru etmek
Anlamı:

1. bağışlamak


teberrük
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Uğur sayma


Lisan : Arapça teberruk

teberrüken
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Uğur sayarak, mutlu olsun diye


Lisan : Arapça teberruken

Telaffuz : teberrü'ken

teberrüz
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Meydana çıkma, görünme


Lisan : Arapça teberruz

teberrüz ettirmek
Anlamı:

1. belirtmek


tebersiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Teberi olmayan


tebeşir
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toz zerreciklerinden oluşan, çizdiği yerde iz bırakan, beyaz veya açık renkte kireçli kaya

2. Bu maddeden yapılan, kara tahta, duvar vb. yüzeylere yazı yazmak için kullanılan, beyaz veya renkli çubuk

Örnek:

1. Tahta başında, elimde tebeşir, sallanıyorum.

1. Tahta başında, elimde tebeşir, sallanıyorum.


Lisan : Farsça tebāşīr