92406 kayıt bulundu.
1. `tanıdığımız sıradan kişi işbaşına geçmiş` anlamında kullanılan bir söz
2. `giyim kuşamını düzeltmiş olduğu için tanınmaz olmuş` anlamında kullanılan bir söz
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tazı gibi zayıflayıp incelmek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Saygı gösterme, ululama
Lisan : Arapça taʿẓīm
Telaffuz : ta:zi:mi
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yüksek saygı
Lisan : Arapça taʿẓīmāt
Telaffuz : ta:zi:ma:tı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sıkıntıya sokma, üzme
Lisan : Arapça taʿẕīb
Telaffuz : ta:zi:bi
1. sıkıntıya sokmak
1. Rica ederim, rica ederim, münakaşanın yeri değil, merhumun ruhunu tazip ediyorsunuz.
1. Rica ederim, rica ederim, münakaşanın yeri değil, merhumun ruhunu tazip ediyorsunuz.
taziyeevi
1. isim , isim , isim , isim , Ölen kimsenin yakınlarına başsağlığı dileme, taziyet
Lisan : Arapça taʿziye
Telaffuz : ta:ziye
1. isim , isim , isim , isim , Cenaze sahiplerine baş sağlığı dilenmesi için yapılan özel yer
taziyetname
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Taziye
Lisan : Arapça taʿziyet
Telaffuz : ta:ziyet
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Başsağlığı dileme yazısı
Lisan : Arapça taʿziyet + Farsça nāme
Telaffuz : ta:ziyetna:me
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sevgi ile anma
Lisan : Arapça taʿzīz
Telaffuz : ta:zi:zi
1. isim , isim , isim , isim , Zararı ödeme
Lisan : Arapça tażmīn
Telaffuz : tazmi:ni
tazminat davası, manevi tazminat, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, makam tazminatı, ölüm tazminatı
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Zarar karşılığı ödenen para, ödence
1. Benim bir raporum üzerine sonradan adamcağıza bileği için üç beş lira tazminat verdiler.
1. Benim bir raporum üzerine sonradan adamcağıza bileği için üç beş lira tazminat verdiler.
Lisan : Arapça tażmīnāt
Telaffuz : tazmi:na:tı
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Manevi zarar ve ziyanın ödenmesini kapsayan şahsi dava, manevi tazminat, ödence davası
1. isim , isim , isim , isim , Sıkıştırma, darlaştırma
1. Bütün kanı göğsünü çatlatacak bir tazyikle kalbine hücum ediyordu.
1. Bütün kanı göğsünü çatlatacak bir tazyikle kalbine hücum ediyordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Manevi baskı, zorlama, zarara sokma
1. Bütün hayatınca bunun tazyiki altında kaldı.
1. Bütün hayatınca bunun tazyiki altında kaldı.
3. fizik , fizik , fizik , fizik , Basınç
Lisan : Arapça tażyīḳ
Telaffuz : tazyi:ki
1. zorlamak, baskı yapmak
2. sıkıştırmak
1. Adamın bileklerini iki avucunun arasına alarak tazyik ediyor.
1. Adamın bileklerini iki avucunun arasına alarak tazyik ediyor.