Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
açısal hız
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Hareket eden bir cismi duran bir noktaya birleştiren doğru parçasının birim zamanda taradığı açı


açısal ivme
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , fizik , fizik , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , fizik , fizik , Açısal hızın birim zamanda değişen niceliği


açısal sapma
Anlamı:

1. isim , isim , geometri , geometri , isim , isim , geometri , geometri , Belli bir açı düzeyinde gerçekleşen sapma


açısal uzaklık
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , İki cismi gözlemciye birleştiren doğrular arasındaki açı


açısal yol
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Hareket eden cismin birim zamanda gözlemciye göre aldığı yol


açısallık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Açısal olma durumu


acısı çıkmak
Anlamı:

1. bir şeyin olumsuz, kötü sonucu bir süre sonra ortaya çıkmak

Örnek:

1. Dur bakalım daha hele, o içtiklerinin acısı bir bir çıkacak ortaya.

1. Dur bakalım daha hele, o içtiklerinin acısı bir bir çıkacak ortaya.


acısı içine (veya yüreğine) çökmek (veya işlemek)
Anlamı:

1. bir şeyin acısını derinden duymak

2. kötü bir şey olacağını düşünerek önceden üzülmek


acısı ortaya çıkmak
Anlamı:

1. olumsuz sonucu yavaş yavaş ortaya çıkmak

Örnek:

1. Dur bakalım daha hele, o içtiklerinin acısı bir bir çıkacak ortaya.

1. Dur bakalım daha hele, o içtiklerinin acısı bir bir çıkacak ortaya.


acısına dayanamamak
Anlamı:

1. bir kimse, bir yakınının ölümünden, kaybından büyük üzüntü duymak


acısını almak
Anlamı:

1. sıkıntısını, üzüntüsünü azaltmak


Ön Takı : (birinin)

acısını almak
Anlamı:

1. acılığını gidermek

2. sızıyı dindirmek


acısını bağrına (veya içine) basmak (veya gömmek)
Anlamı:

1. bir üzüntüye, sıkıntıya yakınmadan katlanmak


acısını çekmek
Anlamı:

1. yapılan yanlış bir işin doğurduğu sıkıntı ve üzüntü içinde bulunmak


acısını çıkarmak
Anlamı:

1. acılığını yok etmek

Örnek:

1. Soğanın acısını çıkarmak.

1. Soğanın acısını çıkarmak.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , uğradığı maddi veya manevi zararı giderici bir iş yapmak

Örnek:

1. Bunca gecikmişliğe rağmen o günlerin acısını çıkarabilmesine imkân tanımalıydı.

1. Bunca gecikmişliğe rağmen o günlerin acısını çıkarabilmesine imkân tanımalıydı.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , öç almak

Örnek:

1. Ustanın kendisini küçük burjuva münevveri diye aşağılık görmesinin acısını çıkarıyor.

1. Ustanın kendisini küçük burjuva münevveri diye aşağılık görmesinin acısını çıkarıyor.


acısını görmek
Anlamı:

1. bir yakınının ölümünü görmek


acısıyla tatlısıyla
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hayatta karşılaşılabilen iyi kötü bütün yönleriyle


acısız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tadı acı olmayan

2. Ağrı, sızı duyulmayan

Örnek:

1. Acısız doğum.

1. Acısız doğum.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Üzüntüsü, sıkıntısı olmayan, kedersiz

Örnek:

1. Acısız bir yaşam.

1. Acısız bir yaşam.


acısızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acısız olma durumu


açıt
Anlamı:

1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Bir duvarda kapı, pencere, kemerleme vb. bölümler için bırakılmış açıklık


acıtabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acıtabilmek işi


acıtabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Acıtma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Acıtmaya gücü yetmek


acıtılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acıtılmak işi


acıtılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Acıtma işine konu olmak


acıtış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acıtma işi