92406 kayıt bulundu.

Sırala
suikast
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gizlice cana kıyma ve kötülük etmeye kalkışma

Örnek:

1. Bir nefes alayım derken iğrenç bir suikasta uğradım.

1. Bir nefes alayım derken iğrenç bir suikasta uğradım.

2. Bir devlet büyüğünü veya önemli bir kişiyi plan kurarak öldürme


Lisan : Arapça sūʾ + ḳaṣd

Telaffuz : su'ikast

suikastçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Suikast yapan kimse


suikastçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Suikastçı olma durumu


suikastta parmağı olmak
Anlamı:

1. düzenlenen suikast olayında rol oynamak


suiniyet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kötü niyet


Lisan : Arapça sūʾ + niyyet

Telaffuz : su'iniyet

suistimal
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görev, yetki vb.ni kötüye kullanma

Örnek:

1. Hırsızlıkla veya suistimalle elde ettiğini iddia etmek doğru olmaz.

1. Hırsızlıkla veya suistimalle elde ettiğini iddia etmek doğru olmaz.


Lisan : Arapça sūʾ + istiʿmāl

Telaffuz : su'istima:li

suistimal etmek
Anlamı:

1. kötüye kullanmak


süit
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Aynı tonda yazılmış şarkı biçimindeki dans müziği

2. Otellerde değişik amaçlar için kullanılmak üzere donatılmış ve birden çok odaya sahip olan özel bölüm


Lisan : Fransızca suite

suizan
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kötü san, kuşku


Lisan : Arapça sūʾ + ẓann

Telaffuz : su'izan

süje
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konu

2. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Özne


Lisan : Fransızca sujet

süklüm püklüm
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Suç işlemiş gibi utanç veya korku içinde büzülmüş

Örnek:

1. Bir ara pardösülü, süklüm püklüm bir adam kapıdan girecek oldu.

1. Bir ara pardösülü, süklüm püklüm bir adam kapıdan girecek oldu.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Suç işlemiş gibi utanç veya korku içinde büzülmüş olarak

Örnek:

1. Güveyi kırmızı kravatı, mavi elbisesi, fazla çıkmış ipek mendiliyle süklüm püklüm oturuyordu.

1. Güveyi kırmızı kravatı, mavi elbisesi, fazla çıkmış ipek mendiliyle süklüm püklüm oturuyordu.


süklüm püklümlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Süklüm püklüm olma durumu

Örnek:

1. Bir çuval inciri berbat etmişlerin süklüm püklümlüğüyle müfettişin yanına çıktı.

1. Bir çuval inciri berbat etmişlerin süklüm püklümlüğüyle müfettişin yanına çıktı.


şükran

İlgili Kelimeler:

medyunuşükran

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık

Örnek:

1. Biz şükran ve muhabbetle ellerini öpüyoruz.

1. Biz şükran ve muhabbetle ellerini öpüyoruz.


Lisan : Arapça şukrān

Telaffuz : şükra:nı

şükrediş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şükretme işi


şükretme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şükretmek işi


şükretmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Tanrı'ya minnet duygusunu sunmak, şükreylemek

Örnek:

1. Çıplak ayağım kan revan içinde kaldıkça öbürüne bakıp şükredeceğim.

1. Çıplak ayağım kan revan içinde kaldıkça öbürüne bakıp şükredeceğim.

2. Bir kimseye minnet duymak, gönülden borçlu olmak


Lisan : Arapça şukr + Türkçe etmek

Telaffuz : şü'kretmek

şükrettirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şükrettirmek işi


şükrettirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Şükretme işini yaptırmak


Telaffuz : şü'krettirmek

şükreyleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şükreylemek işi


şükreylemek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Şükretmek


Lisan : Arapça şukr + Türkçe eylemek

Telaffuz : şü'kreylemek

şükrolsun
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Duyulan hoşnutluğu bildirmek için kullanılan bir söz

Örnek:

1. Seni dünya gözüyle bir daha görmeyi nasip edene şükrolsun.

1. Seni dünya gözüyle bir daha görmeyi nasip edene şükrolsun.


Telaffuz : şü'krolsun

sükse
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Başarı

2. İlgi çekecek durum

Örnek:

1. Nefsime itimadım, spordaki süksemle başlamıştır.

1. Nefsime itimadım, spordaki süksemle başlamıştır.


Lisan : Fransızca succès

sükse yapmak
Anlamı:

1. başarı kazanmak

Örnek:

1. Paris sosyetesinde büyük sükse yapmıştı.

1. Paris sosyetesinde büyük sükse yapmıştı.

2. ilgi çekecek bir durum yaratmak


sükûn
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sükûnet

Örnek:

1. Kanatlı hercai menekşeler gibi kelebekler ekinlerin sükûnunda uçuşurken bu kitapçıktan birkaç sayfa okunsun.

1. Kanatlı hercai menekşeler gibi kelebekler ekinlerin sükûnunda uçuşurken bu kitapçıktan birkaç sayfa okunsun.


Lisan : Arapça sukūn

Telaffuz : sükû:nu

sükûnet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Durgunluk, dinginlik, hareketsizlik, sessizlik

Örnek:

1. İlim oldukça gelişmiş bir zekâ, dikkat, çalışkanlık, sükûnet ve ağırbaşlılık ister.

1. İlim oldukça gelişmiş bir zekâ, dikkat, çalışkanlık, sükûnet ve ağırbaşlılık ister.

2. Huzur, rahat, sükûn

Örnek:

1. Birdenbire kendinde müthiş bir sükûnet, tarifsiz bir rahatlık hissetti.

1. Birdenbire kendinde müthiş bir sükûnet, tarifsiz bir rahatlık hissetti.

3. Dinme, yatışma


Lisan : Arapça sukūnet

Telaffuz : sükû:net