92406 kayıt bulundu.
1. kadın açık saçık giyinmeye başlamak
2. kadın eskisine göre ölçüsüz davranışlarda bulunmaya başlamak
açılış konuşması, açılış töreni
1. isim , isim , isim , isim , Açılma işi
2. Yeni bir yapının, yerin veya kuruluşun çalışmaya başlaması, küşat
1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir kurum, kuruluş, mağaza vb.nin açılması sırasında yapılan konuşma
1. Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapmak.
1. Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapmak.
1. isim , isim , isim , isim , Bir açılışı kutlamak için yapılan toplantı
1. Resmî açılış töreni ne zaman beyefendi?
1. Resmî açılış töreni ne zaman beyefendi?
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak ve ansızın açılmak
1. Kapının tokmağını çevirdi, kapı kilitli değildi, açılıverdi.
1. Kapının tokmağını çevirdi, kapı kilitli değildi, açılıverdi.
Telaffuz : açılı'vermek
1. isim , isim , isim , isim , İvedi olma durumu
Lisan : Arapça ʿāciliyyet
Telaffuz : a:ciliyet
1. isim , isim , isim , isim , Acil olma durumu
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Acil servise gitme durumunda olan
1. isim , isim , isim , isim , Açılmak işi
1. Vapur geri geri beyaz köpükler kabartarak açılmaya başlamış.
1. Vapur geri geri beyaz köpükler kabartarak açılmaya başlamış.
2. Çatlama
3. sinema , sinema , televizyon , televizyon , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Bir film çekiminde karanlıkta başlayıp gittikçe aydınlanarak görüntülerin belirmesine dayanan noktalama
4. spor , spor , spor , spor , Bir grupta, sıraların jimnastik alıştırmaları için dağınık düzene girmesi
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Açma işine konu olmak
1. Kasabada bir çırçır fabrikası açılmış.
1. Kasabada bir çırçır fabrikası açılmış.
2. Renk koyuluğunu yitirmek
1. Perdenin rengi açıldı.
1. Perdenin rengi açıldı.
3. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak
1. Ateşi düşünce hasta açıldı.
1. Ateşi düşünce hasta açıldı.
4. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak
5. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak
6. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak
7. Genişlemek, bollaşmak
1. Ayakkabısı açıldı.
1. Ayakkabısı açıldı.
8. Delinmek, yırtılmak
1. Pantolonun dizleri açıldı.
1. Pantolonun dizleri açıldı.
9. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek
1. Belki hava açılıyor.
1. Belki hava açılıyor.
10. Gereken güce ulaşmak
1. Araç uzun yolda açıldı, hızı arttı.
1. Araç uzun yolda açıldı, hızı arttı.
11. -den , -den , -den , -den , Kıyıdan uzaklaşmak
1. Ben yüzerken biraz fazla açıldım, kendimi Vardar'ın kuvvetli bir akıntısına kaptırdım.
1. Ben yüzerken biraz fazla açıldım, kendimi Vardar'ın kuvvetli bir akıntısına kaptırdım.
12. Kapı, yol vb. geçit vermek
1. Yol açılmış, biriken vasıtalar sel hâlinde akmaya başlamıştı.
1. Yol açılmış, biriken vasıtalar sel hâlinde akmaya başlamıştı.
13. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek
1. Hiç kimseye açılmayarak yaşadığım bu altı ay beni bitirdi.
1. Hiç kimseye açılmayarak yaşadığım bu altı ay beni bitirdi.
14. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak
15. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yeni bir bakış açısı getirmek
16. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ayrıntıya girmek
ölü açımı
1. isim , isim , isim , isim , Açma, açılış, küşat
1. Abdülhak Hamit köşesinin açım töreni yapıldı.
1. Abdülhak Hamit köşesinin açım töreni yapıldı.
acıma duygusu, acıma hissi
1. isim , isim , isim , isim , Acımak durumu
2. Başka bir kimsenin veya canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü, merhamet
1. Sizin zerre kadar acımanız yok mu?
1. Sizin zerre kadar acımanız yok mu?
1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Kişinin karşılaştığı üzücü herhangi bir durum üzerine acıma duyması, acıma hissi
1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Acıma duygusu
1. -e , -e , -e , -e , Merhamet etmek
1. Yarını ne olacak dünyamızın / Biz yaşımızı başımızı aldık / Allah çocuklarımıza acısın
1. Yarını ne olacak dünyamızın / Biz yaşımızı başımızı aldık / Allah çocuklarımıza acısın
2. Başkasının uğradığı veya uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tadı acı duruma gelmek, acılaşmak
1. Yağ acıdı.
1. Yağ acıdı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Acıma duygusu olmayan, katı yürekli, merhametsiz
1. Leylâ Erbil'deki acımasız eleştirelliği yalın çizgilerle dışa vurmuştu.
1. Leylâ Erbil'deki acımasız eleştirelliği yalın çizgilerle dışa vurmuştu.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Acıma duygusu olmadan, merhametsizce
1. Bomboş, acımasız bakan gözler, sert ince dudaklı ağız...
1. Bomboş, acımasız bakan gözler, sert ince dudaklı ağız...
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Acımasız olarak, acımasız bir biçimde, acımasızcasına, zalimce, zalimcesine, zalimane
1. Bu acımasız dünyada artık acımasızca savaşacaklardı.
1. Bu acımasız dünyada artık acımasızca savaşacaklardı.
Telaffuz : acıması'zca
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Acımasız duruma gelme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Acımasız duruma gelmek, acımamak
1. isim , isim , isim , isim , Acımasız olma durumu
1. Acımayla acımasızlık, duyarlıkla duyarsızlık, sevgiyle şiddet bir gövdede, iç içe yaşar gibiydi.
1. Acımayla acımasızlık, duyarlıkla duyarsızlık, sevgiyle şiddet bir gövdede, iç içe yaşar gibiydi.