Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
acil şifalar dilemek
Anlamı:

1. hastanın kısa sürede iyileşmesi dileğinde bulunmak


açılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Açılabilmek işi


açılabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Açılma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Kanı kanıma sıcak gelmeseydi bu kadar çabuk tanışır ve açılabilir miydik?

1. Kanı kanıma sıcak gelmeseydi bu kadar çabuk tanışır ve açılabilir miydik?


açılama
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Güç bir sahnenin çeşitli açılardan çekiminin yapılması


açılan solar, ağlayan güler
Anlamı:

1. `hiçbir durum olduğu gibi kalmaz, gün gelir tersine döner` anlamında kullanılan bir söz


acılanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acılanmak durumu

Örnek:

1. Herkeste bir içlenme, bir acılanma, bir titreme vardı.

1. Herkeste bir içlenme, bir acılanma, bir titreme vardı.


acılanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tadı acı olmak, acılaşmak

Örnek:

1. Ağzım acılandı.

1. Ağzım acılandı.

2. -le , -le , mecaz , mecaz , -le , -le , mecaz , mecaz , Acılı durumda olmak, üzüntüye kapılmak, üzülmek

Örnek:

1. Yunus Emre insanların acılarıyla acılanan insandır.

1. Yunus Emre insanların acılarıyla acılanan insandır.


acılaşabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acılaşabilmek işi


acılaşabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Acılaşma ihtimali veya imkânı bulunmak


acılaşıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acılaşıvermek durumu


acılaşıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak acılaşmak


Telaffuz : acılaşı'vermek

acılaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acılaşmak durumu


acılaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tadı bozulmak, acı olmak

Örnek:

1. Bir duman daha çekiyorum, tütünün tadı giderek acılaşıyor.

1. Bir duman daha çekiyorum, tütünün tadı giderek acılaşıyor.

2. Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dokunaklı duruma gelmek

Örnek:

1. Sesi gerçekten acılaşmıştı.

1. Sesi gerçekten acılaşmıştı.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Konuşma sert bir durum almak, kırıcılaşmak


acılaştırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acılaştırabilmek işi


acılaştırabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Acılaştırma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Acılaştırmaya gücü yetmek


acılaştırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acılaştırılmak işi veya durumu


acılaştırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Acı duruma getirilmek


acılaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acılaştırmak işi veya durumu


acılaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Acı bir duruma getirmek


acilen
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çabucak

Örnek:

1. Yitirilen inançların yerine acilen yarım yırtık yeni inançlar koyuveriyorsan daha çok utançlar yaşarsın.

1. Yitirilen inançların yerine acilen yarım yırtık yeni inançlar koyuveriyorsan daha çok utançlar yaşarsın.


Lisan : Arapça ʿācilen

Telaffuz : a:cilen

acılı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Acı katılmış olan

Örnek:

1. Acılı tarhana.

1. Acılı tarhana.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Acısı olan, kederli

Örnek:

1. Pek acılı bir geçmişi bulunan roman kahramanım burada bütün dertlerinden kurtulur.

1. Pek acılı bir geçmişi bulunan roman kahramanım burada bütün dertlerinden kurtulur.


açılı kaplama
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Ahşap teknenin değişik yerlerinde kullanılan, özel biçimlerde kesilmiş kaplama parçası


acılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acı olma durumu

Örnek:

1. Göğsünde bir sızı, ağzında bir acılık duydu.

1. Göğsünde bir sızı, ağzında bir acılık duydu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dokunaklılık, kederlilik, yaslılık

Örnek:

1. Henüz, yüreğimin bir yanı da söylenememiş, dışa atılamamış acılıklarla dolu.

1. Henüz, yüreğimin bir yanı da söylenememiş, dışa atılamamış acılıklarla dolu.


acılılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acılı olma durumu

Örnek:

1. Belki bu acılılık fazla kırıcı bir enerjiye karşı bir uyuşturucu ihtiyacından doğdu.

1. Belki bu acılılık fazla kırıcı bir enerjiye karşı bir uyuşturucu ihtiyacından doğdu.


açılım
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Açılma işi

2. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapma

3. Yeni bir bakış açısı getirme

Örnek:

1. Hüzünlü bir açılım yerine yer yer gülümseten bir anlatımı koydum.

1. Hüzünlü bir açılım yerine yer yer gülümseten bir anlatımı koydum.

4. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Sağ açıklık

Örnek:

1. Güneş'in bir yıldaki açılımı -23 derece 27 dakikadan +23 derece 27 dakikaya kadar değişir.

1. Güneş'in bir yıldaki açılımı -23 derece 27 dakikadan +23 derece 27 dakikaya kadar değişir.

5. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir kısaltma veya formülün açık biçimi