Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
nedime
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Hanım arkadaş

2. Hanım sultanın, yüksek makamda bulunan kadınların yardımcısı olan hanım


Lisan : Arapça nedīme

Telaffuz : nedi:me

nedir ki
Anlamı:

1. şu var ki

Örnek:

1. Nedir ki onların sözü pek dinlenmez.

1. Nedir ki onların sözü pek dinlenmez.

2. hangi nedenle?

3. önemsiz, değersiz


nedret
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Nicelik bakımından alışılanın, umulanın veya gerekenin altında olma durumu, azlık, seyreklik


Lisan : Arapça nedret

nefaset

İlgili Kelimeler:

nefaset bedeli

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Nefis olma durumu

Örnek:

1. Yemekler her günküne üstün bir nefasete ermiş.

1. Yemekler her günküne üstün bir nefasete ermiş.

2. Kıymetli olma durumu


Lisan : Arapça nefāset

Telaffuz : nefa:set

nefaset bedeli
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Yapılan işin anlaşmada öngörülen koşullar içerisinde yapılmaması sonucu işi yaptıranın işi yapana ödeyeceği eksik bedel


nefer

İlgili Kelimeler:

dümen neferi, kura neferi

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , Er

Örnek:

1. En kuvvetli, en dikkate değer nefer daima kapının önünde oturuyor.

1. En kuvvetli, en dikkate değer nefer daima kapının önünde oturuyor.

2. Kişi


Lisan : Arapça nefer

nefes

İlgili Kelimeler:

nefes borusu, nefes darlığı, nefes kesici, nefes nefese, nefesi kuvvetli, bir nefes, son nefes, tıknefes, balıknefesi, diyafram nefesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soluk

2. Şifa amacıyla hastaya okunan dua

3. Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman

Örnek:

1. Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu.

1. Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Canlılık, hayat belirtisi

Örnek:

1. Bir insan daha var çok şükür evde / Nefes var / Ayak sesi var / Çok şükür, çok şükür

1. Bir insan daha var çok şükür evde / Nefes var / Ayak sesi var / Çok şükür, çok şükür

5. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Bektaşi ve Alevilerin görüş ve düşüncelerini belirtmek için yazılmış şiir


Lisan : Arapça nefes

nefes aldırmamak
Anlamı:

1. dinlenmesine fırsat vermemek, aralık vermemek


nefes almak
Anlamı:

1. havayı ciğerlerine çekmek, soluk almak

Örnek:

1. Nefes aldıkça içime kurum ve is kokusu doluyor sanıyorum.

1. Nefes aldıkça içime kurum ve is kokusu doluyor sanıyorum.

2. dinlenmek

3. ferahlamak, rahatlamak

4. mutlu bir biçimde yaşamak

Örnek:

1. Gezecek, eğlenecek, nefes alacak hiçbir yer yok.

1. Gezecek, eğlenecek, nefes alacak hiçbir yer yok.


nefes borusu
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Soluk borusu


nefes çekmek
Anlamı:

1. sigara veya başka bir şeyin dumanını içine çekmek

Örnek:

1. Ramazan sigarasının izmaritinden birkaç nefes çekti.

1. Ramazan sigarasının izmaritinden birkaç nefes çekti.

2. esrar içmek


nefes darlığı
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Solumada yaşanan sıkıntı


nefes darlığı çekmek
Anlamı:

1. solumada sıkıntı yaşamak

Örnek:

1. Nefes darlığı çeker, sık sık tedavi olmak için başka şehirlere gider gider gelirdi.

1. Nefes darlığı çeker, sık sık tedavi olmak için başka şehirlere gider gider gelirdi.


nefes etmek
Anlamı:

1. boş bir inanışa göre, rahatsızlığı, illeti geçirmek için okuyup üflemek

Örnek:

1. Ahalinin büyük bir kayıtsızlıkla 'çiçek' ismini verdiği frengiye nefes eder, tütsü yapardı.

1. Ahalinin büyük bir kayıtsızlıkla 'çiçek' ismini verdiği frengiye nefes eder, tütsü yapardı.


nefes kesici
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Heyecanlı, coşkulu

2. Çok güzel


nefes nefese
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Soluk soluğa

Örnek:

1. Alay doktoru nefes nefese kulübeden içeriye dalar.

1. Alay doktoru nefes nefese kulübeden içeriye dalar.


nefes nefese kalmak
Anlamı:

1. soluğu tıkanacak gibi olmak

Örnek:

1. Delikanlı, sonunda gömleği terden sırtına yapışıp nefes nefese kaldığı bir an, gömleğinin yeniyle alnının terini silerek oyunu bıraktı.

1. Delikanlı, sonunda gömleği terden sırtına yapışıp nefes nefese kaldığı bir an, gömleğinin yeniyle alnının terini silerek oyunu bıraktı.


nefes tüketmek
Anlamı:

1. uzun uzun ve boş konuşmak

Örnek:

1. Enişte istediği kadar nefes tüketsin, hepsi bir kulağımdan girer, öteki kulağımdan çıkar.

1. Enişte istediği kadar nefes tüketsin, hepsi bir kulağımdan girer, öteki kulağımdan çıkar.


nefesi durmak
Anlamı:

1. ölmek

Örnek:

1. Nabzı durdu, nefesi durdu galiba.

1. Nabzı durdu, nefesi durdu galiba.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , şaşkınlık içinde kalmak


nefesi kesilmek (veya daralmak veya tutulmak)
Anlamı:

1. güç soluk alacak duruma gelmek veya soluğu büsbütün durmak

Örnek:

1. Nefesi daralıyor, yüzü kızarıyor, böğrüne bir ağrı giriyor ve yol ona gittikçe uzuyordu.

1. Nefesi daralıyor, yüzü kızarıyor, böğrüne bir ağrı giriyor ve yol ona gittikçe uzuyordu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bunalmak, sıkılmak

Örnek:

1. İki güzel filmin arkasından peş peşe on tane moloz film sıralanınca insanın nefesi kesiliyor.

1. İki güzel filmin arkasından peş peşe on tane moloz film sıralanınca insanın nefesi kesiliyor.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , hayran kalmak, etkilenmek


nefesi kuvvetli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Okuduğu dualar etkili olan (kimse)


nefesine güvenen borazancıbaşı olur
Anlamı:

1. `başarabileceğine emin olanlar büyük işlere girişmelidir` anlamında kullanılan bir söz


nefesini tutup beklemek
Anlamı:

1. heyecan, merak veya endişeyle sonucu izlemek

Örnek:

1. Uzun süren ziyaretin sona ermesini, nefeslerini tutup beklemişlerdi.

1. Uzun süren ziyaretin sona ermesini, nefeslerini tutup beklemişlerdi.


nefesleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nefeslemek işi


nefeslemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Nefesini bir şeye yöneltmek, üflemek

2. Okuyup üflemek, nefes etmek