92406 kayıt bulundu.
1. `insan en yakın akrabalarından bile yardım istemeyerek kendi imkânlarıyla yetinmelidir` anlamında kullanılan bir söz
1. yararı olsa bile istenmeyen kimseler için söylenen bir söz
1. gücünün yetmediği işe kalkışmamayı, kalkışılırsa da başkalarından medet ummamayı anlatmak için söylenen bir söz
1. Gerçi çiğ yememişler, karınları ağrımıyordu ama gene de ne şeytanı görmek ne de salavat getirmekten yanaydılar.
1. Gerçi çiğ yememişler, karınları ağrımıyordu ama gene de ne şeytanı görmek ne de salavat getirmekten yanaydılar.
1. `iki taraf da gücendirilmesin veya korunsun` anlamında kullanılan bir söz
1. Haydi beyler, öyle bir yol bulalım ki ne şiş yansın ne kebap.
1. Haydi beyler, öyle bir yol bulalım ki ne şiş yansın ne kebap.
1. `söylediğine dikkat ediyor musun?` anlamında kullanılan bir söz
2. `gerçek mi? doğru mu?` anlamında kullanılan bir söz
1. aralarında aykırılık bulunan cümleleri bağlamaya yarayan bir söz, ama, fakat, lakin, gelgelelim
1. Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum.
1. Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum.
1. her şey
1. Ailesi de elde avuçta ne var ne yok satarak İstanbul'a göçmek zorunda kalmıştı.
1. Ailesi de elde avuçta ne var ne yok satarak İstanbul'a göçmek zorunda kalmıştı.
2. `ne haberler var, işler nasıl?` anlamında kullanılan bir söz
1. her ne durumda olursa olsun bir çözüm yolu bularak
1. Seni ne yapıp yapıp memleketine göndereceğim.
1. Seni ne yapıp yapıp memleketine göndereceğim.
1. `insan ne kendinden ne de sevdiklerinden kolay kolay vazgeçemez` anlamında kullanılan bir söz
1. argo , argo , argo , argo , `hükmü olur mu? değeri var mı?` anlamında kullanılan bir söz
1. Tut ki para babası olduk, kültür ve sanat alanında bir karış yol alamazsak bütün bunlar ne yazar?
1. Tut ki para babası olduk, kültür ve sanat alanında bir karış yol alamazsak bütün bunlar ne yazar?
1. üzülerek belirtelim ki
1. Ne yazık ki bu görüşleri bozuk kimselerin gördükleri ekseriya mukavva heykellerdir.
1. Ne yazık ki bu görüşleri bozuk kimselerin gördükleri ekseriya mukavva heykellerdir.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitki
1. Hepsi kır nebatları gibi gelişigüzel, bu mevsim burada, öbür mevsim orada doğup yaşıyorlar.
1. Hepsi kır nebatları gibi gelişigüzel, bu mevsim burada, öbür mevsim orada doğup yaşıyorlar.
Lisan : Arapça nebāt
Telaffuz : neba:tı
nebatat bahçesi
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitkiler
2. Bitki bilimi
Lisan : Arapça nebātāt
Telaffuz : neba:ta:tı
1. isim , isim , isim , isim , Her türlü bitkinin örnek olarak yetiştirilip meraklılarının incelemesine açık bulundurulan yer, botanik bahçesi
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bitki ile ilgili, bitkisel
Lisan : Arapça nebātī
Telaffuz : neba:ti:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Mezar soyguncusu
Lisan : Arapça nebbāş
Telaffuz : nebba:şı
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Peygamberle ilgili, peygambere ilişkin
Lisan : Arapça nebevī
Telaffuz : nebevi:
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Kendisine kitap indirilmemiş peygamber
Lisan : Arapça nebī
Telaffuz : nebi:
1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Bulutsu
Lisan : Fransızca nébuleuse
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Temiz bir soydan gelme, soyluluk
1. Eşyanın bile ihtiyarlamasında bir necabet vardı.
1. Eşyanın bile ihtiyarlamasında bir necabet vardı.
Lisan : Arapça necābet
Telaffuz : neca:bet
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Pislik
2. Dışkı, ters (Il)
Lisan : Arapça necāset
Telaffuz : neca:set