92406 kayıt bulundu.
nâzım plan
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Düzenleyen, düzene koyan, tertip eden
2. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Manzume yazan kimse
Lisan : Arapça nāẓim
Telaffuz : na:zım
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Şiirde en küçük anlam bütünlüğünü sağlayan ve kendi içinde bağımsız dize topluluğu
1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Bir yerleşim bölgesinin bütün bayındırlık işlerinde göz önünde tutulmak için hazırlanmış plan
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , İçeriğine ve konusuna göre şiirin kendi içinde ayrılan ve adlandırılan her bir türü
1. isim , isim , isim , isim , Tunceli iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : na:zı'miye
1. istenen her şeyi hangi durumda olursa olsun yerine getirmek
1. Cemal Paşa, gençlik akımı içinde hatırı sayılır olduğunu bildiği için sonuna kadar Halide Hanım'ın nazına katlandı.
1. Cemal Paşa, gençlik akımı içinde hatırı sayılır olduğunu bildiği için sonuna kadar Halide Hanım'ın nazına katlandı.
1. her istediğini yerine getirmek
1. Ben karım için çalışıyorum. Epeyce kazanıyorum. Onun nazını çekerek bütün çocuklarına katlanıyorum.
1. Ben karım için çalışıyorum. Epeyce kazanıyorum. Onun nazını çekerek bütün çocuklarına katlanıyorum.
Ön Takı : (birinin)
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Benzer, eş, örnek
Lisan : Arapça naẓīr
hariciye nazırı, telaşe nazırı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)
1. Küçük fakat çok şirin bir oda, gölgelik, denize nazır.
1. Küçük fakat çok şirin bir oda, gölgelik, denize nazır.
2. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bakan
1. Eski nazırlardan birisine ilk defa burada rastladım.
1. Eski nazırlardan birisine ilk defa burada rastladım.
Lisan : Arapça nāẓir
Telaffuz : na:zır
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Karşılık olarak, benzetilerek yapılan davranış, söz
2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Başka bir manzume örnek alınarak aynı ölçü ve aynı uyakla yazılan şiir
1. Yahya Kemal'e bayılıyor, boş zamanlarında onun rubailerine nazireler yazmaya çalışıyordu.
1. Yahya Kemal'e bayılıyor, boş zamanlarında onun rubailerine nazireler yazmaya çalışıyordu.
Lisan : Arapça naẓīre
Telaffuz : nazi:re
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Benzersiz, eşsiz
1. Evvelce nazirsiz güzel olması lazım gelen yüzü artık buruşmuş.
1. Evvelce nazirsiz güzel olması lazım gelen yüzü artık buruşmuş.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Nazizm yanlısı, Hitlerci
Lisan : Fransızca naziste
1. isim , isim , isim , isim , Almanya'da 1930'lu yıllarda Hitler tarafından kurulan Nasyonal Sosyalist Partisinin, Alman ırkının üstünlüğünü savunan politikası, Hitlercilik
Özel: Evet
Lisan : Fransızca nazisme
1. -i , -i , -i , -i , Birinin hep istediği şeyleri yapmak, emrinde oynamak
1. O beni hep nazladı, bir prensestim nazarında.
1. O beni hep nazladı, bir prensestim nazarında.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Nazlanma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Nazlanma becerisi bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Nazlanmak işi, mırın kırın
1. En çok babama nazlanmayı özlüyordum.
1. En çok babama nazlanmayı özlüyordum.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kolayca gönlü olmamak, ısrar beklemek
1. Ara sıra buluşup içer, birbirine nazlanıp türlü lakırtılar söylemekten hoşlanırlar.
1. Ara sıra buluşup içer, birbirine nazlanıp türlü lakırtılar söylemekten hoşlanırlar.
2. İsteksiz görünmek