Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
namlı

İlgili Kelimeler:

namlı şanlı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ünlü

Örnek:

1. Namlı, şanlı, iri yarı bir delikanlının buncacık kıza âşık olması ne demekti?

1. Namlı, şanlı, iri yarı bir delikanlının buncacık kıza âşık olması ne demekti?


namlı
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Samanından ayrılmış arpa, buğday yığını


namlı şanlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok ünlü


namlu
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Tüfek, tabanca, top vb. ateşli silahların ucunda bulunan boru biçimindeki parça

2. Kasatura, kılıç, meç, bıçak vb. kesici silahların uzun ve keskin bölümü


Lisan : Farsça nāmlū

namlulu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Namlusu olan


namlusuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Namlusu olmayan


namünasip
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Uygunsuz

Örnek:

1. Bazı kimseler bana müracaat ederek bu namünasip hâllerden şikâyet ettiler.

1. Bazı kimseler bana müracaat ederek bu namünasip hâllerden şikâyet ettiler.


Lisan : Farsça nā + Arapça munāsib

Telaffuz : na:müna:sip

namus

İlgili Kelimeler:

namus belası, namus borcu, namus cinayeti, namus davası, namus sözü

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet

Örnek:

1. Fakat durup dururken, kendi yağıyla kavrulan bir genç kız namusuna bu kadar namussuzca iftira olur mu?

1. Fakat durup dururken, kendi yağıyla kavrulan bir genç kız namusuna bu kadar namussuzca iftira olur mu?

2. Dürüstlük, doğruluk

Örnek:

1. Liyakat ve namusa dayanan zenginliğe düşman değilim.

1. Liyakat ve namusa dayanan zenginliğe düşman değilim.


Lisan : Arapça nāmūs

Telaffuz : na:mus

namus belası
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Namusunu ve halk arasındaki saygınlığını korumak için katlanılan sıkıntı, ar belası


namus borcu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mutlaka yerine getirilmesi, ödenmesi gereken görev, borç

Örnek:

1. Korkmadan buraya bakmak o zavallı için de bir namus borcu olmuştu.

1. Korkmadan buraya bakmak o zavallı için de bir namus borcu olmuştu.


namus cinayeti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ahlak ve onuruna ters düşen bir durumdan kurtulmak için işlenen cinayet

2. Töre cinayeti


namus davası
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Namusuna dokunulan kişinin açtığı dava

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Onur meselesi


namus sözü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Namus ve onur üzerine verilen söz, şeref sözü


namüsait
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Uygun olmayan, elverişsiz

Örnek:

1. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

1. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.


Lisan : Farsça nā + Arapça musāʿid

Telaffuz : na:müsa:it

namuskâr
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Namuslu


Lisan : Arapça nāmūs + Farsça -kār

Telaffuz : na:muskâr

namuskârlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Namusluluk


namuslu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ahlak kurallarına uygun olarak davranan, namuskâr

Örnek:

1. Benim babam namuslu bir vatanperverdi.

1. Benim babam namuslu bir vatanperverdi.

2. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Olması gerektiği gibi

Örnek:

1. Sallanma, git bana namuslu bir kahve pişir.

1. Sallanma, git bana namuslu bir kahve pişir.


namusluca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Namuslu bir biçimde

Örnek:

1. Vaziyeti size açıkça ve namusluca izah ettim.

1. Vaziyeti size açıkça ve namusluca izah ettim.


namusluluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Namuslu olma durumu, namuskârlık

Örnek:

1. Öyle bir namusluluk ki bu, irili ufaklı bir sürü namussuzluktan ve ihanetten alınma derslerle oluşmuş.

1. Öyle bir namusluluk ki bu, irili ufaklı bir sürü namussuzluktan ve ihanetten alınma derslerle oluşmuş.


namussuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ahlak kurallarına uygun davranmayan, ahlak kurallarını çiğneyen

Örnek:

1. Namussuzun üstüne çullanıvermişler. Bir, iki derken makinesini paralamışlar, kendisini de sanırsam.

1. Namussuzun üstüne çullanıvermişler. Bir, iki derken makinesini paralamışlar, kendisini de sanırsam.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kızgınlıkla söylenen bir söz

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Ahlak kurallarına uygun davranmayarak, ahlak kurallarını çiğneyerek

Örnek:

1. Namussuz davrananı yaşatmazlar yeraltı dünyasında.

1. Namussuz davrananı yaşatmazlar yeraltı dünyasında.


namussuzca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Namussuz bir biçimde, namussuzcasına


Telaffuz : na:mussu'zca

namussuzcasına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Namussuzca


Telaffuz : na:mussu'zcasına

namussuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Namussuz olma durumu

2. Namussuzca davranış

Örnek:

1. Bayağılıklar ve namussuzluklar, hayır işleyerek sıfırlanamaz.

1. Bayağılıklar ve namussuzluklar, hayır işleyerek sıfırlanamaz.


namusu iki paralık olmak
Anlamı:

1. onursuz bir duruma düşmek


namusu temizlenmek
Anlamı:

1. bir işin içinden kendi saygınlığını yitirmeden çıkmak

Örnek:

1. Öyleyse evvela, senin istediğin dava görülmüş olur. Yani hırsız olmadığın meydana çıkar. Namusun temizlenmiş olur.

1. Öyleyse evvela, senin istediğin dava görülmüş olur. Yani hırsız olmadığın meydana çıkar. Namusun temizlenmiş olur.