92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bir tür eğrelti otu
Telaffuz : nama'zbozan
1. isim , isim , isim , isim , Namazını düzenli kılan kimse
1. Okul arkadaşlarından birkaçı dine bağlılık gösterir gibiydiler, büyüdüler, gene namazcı kaldılar.
1. Okul arkadaşlarından birkaçı dine bağlılık gösterir gibiydiler, büyüdüler, gene namazcı kaldılar.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , Açıkta namaz kılmak için hazırlanmış olan ve kıble yönüne doğru dikili bir taşı bulunan yer, musalla
1. Yanımdaki kırık taşa bakılırsa burası bir eski namazgâhtı.
1. Yanımdaki kırık taşa bakılırsa burası bir eski namazgâhtı.
Lisan : Farsça namāz-gāh
Telaffuz : namazgâ:hı
1. Müslüman birinin cenaze namazı kılınmak
1. Bir akşam uyudu / Uyanmayıverdi / Aldılar götürdüler / Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü
1. Bir akşam uyudu / Uyanmayıverdi / Aldılar götürdüler / Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü
1. İslam dininin gerekliliklerini tam anlamıyla yapan
1. Bunlar namazında niyazında iki temiz gardiyandı.
1. Bunlar namazında niyazında iki temiz gardiyandı.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Üstünde namaz kılınan seccade
1. isim , isim , isim , isim , Seccade
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Namaz süresi kadar olan
1. Bir namazlık saltanatın olacak / Taht misali o musalla taşında.
1. Bir namazlık saltanatın olacak / Taht misali o musalla taşında.
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Namazda okunan kısa sureler
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Ünlü
Lisan : Farsça nāmdār
ahitname, amanname, bahname, beyanname, celpname, davetname, ehliyetname, emirname, falname, fetihname, havalename, ibraname, icazetname, iddianame, ihbarname, ihtarname, istidaname, istifaname, ithafname, ithamname, itimatname, izinname, kanunname, kararname, kefaletname, kıyafetname, menakıpname, muahedename, muahezename, muhabbetname, mukavelename, muvafakatname, müdafaaname, nasihatname, nizamname, pendname, ruhsatname, ruzname, salname, seyahatname, silsilename, siyasetname, şartname, şecerename, şehadetname, şehname, şikâyetname, taahhütname, tabirname, takdirname, talepname, talimatname, talimname, tandırname, tarifname, tasdikname, tavsiyename, taziyetname, telgrafname, temlikname, teşekkürname, vakayiname, vakıfname, vasiyetname, vekâletname, velayetname, zabıtname, zeyilname
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Mektup
1. Ertesi sabah tam demir alırken kaptanıderyanın bir namesini aldı.
1. Ertesi sabah tam demir alırken kaptanıderyanın bir namesini aldı.
Lisan : Farsça nāme
Telaffuz : na:me
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Mektup yazan kimse
1. güvenilmeyecek kimselerden yardım istemek zorunda bırakmak
1. İş ki kocam olacak, erkek olsun, beni namerde muhtaç bırakmasın diyormuş.
1. İş ki kocam olacak, erkek olsun, beni namerde muhtaç bırakmasın diyormuş.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Korkak, alçak, mert olmayan
1. Sana karşı aşktan başka bir şey duydumsa namert olayım.
1. Sana karşı aşktan başka bir şey duydumsa namert olayım.
Lisan : Farsça nāmerd
Telaffuz : na:mert
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Korkakça, mert olmayan, alçakça
1. Hâlbuki Türk paşası, böyle namertçe bir oyun düşünmemiş, teklif etmemişti.
1. Hâlbuki Türk paşası, böyle namertçe bir oyun düşünmemiş, teklif etmemişti.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (name'rtçe) Korkakça, mert olmayan bir biçimde
1. isim , isim , isim , isim , Alçaklık, korkaklık
1. Namertliğini şimdi de âdeta bir müdafaa silahı gibi kullanmak için karşıma çıkarıyor, ezelî bir âşık rolü oynuyor.
1. Namertliğini şimdi de âdeta bir müdafaa silahı gibi kullanmak için karşıma çıkarıyor, ezelî bir âşık rolü oynuyor.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Mevcut olmayan, bulunmayan, yok
Lisan : Farsça nā + Arapça mevcūd
Telaffuz : na:mevcut
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Diğer bir deyişle
2. Öteki adı ile
Lisan : Farsça nām +dīger
Telaffuz : na:mıdiğer
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Adına, kendisine
1. Bunlardan bazıları kitapçı tarafından kendi namına saklanmıştır.
1. Bunlardan bazıları kitapçı tarafından kendi namına saklanmıştır.
2. Yerine, olarak
1. Sizinle bu mesele etrafında karşılaşmamayı sizin selametiniz namına temenni ederim.
1. Sizinle bu mesele etrafında karşılaşmamayı sizin selametiniz namına temenni ederim.
Telaffuz : na:mına