92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Hayvanın ayağına nal çakmak
2. argo , argo , argo , argo , Öldürmek
1. argo , argo , argo , argo , ölmek
1. Kitap bastırmak, yazı yazmak takatinden mahrum, nalları dikeceksiniz.
1. Kitap bastırmak, yazı yazmak takatinden mahrum, nalları dikeceksiniz.
1. isim , isim , isim , isim , Ankara iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : nallı'han
bednam, namıdiğer
1. isim , isim , isim , isim , Ad (I)
1. Çemberlitaş'ta bir kahvede sizin namınıza bir mektup varmış.
1. Çemberlitaş'ta bir kahvede sizin namınıza bir mektup varmış.
2. Ün
Lisan : Farsça nām
Telaffuz : na:mı
1. ün sahibi olarak tanınmak
1. Karaman alayı, bizim harp tarihimizde büyük nam kazanmış bir alaydır.
1. Karaman alayı, bizim harp tarihimizde büyük nam kazanmış bir alaydır.
1. ün kazanmak
1. İstanbul'da mektepler âleminde gazelhanlıkları ile nam vermişti.
1. İstanbul'da mektepler âleminde gazelhanlıkları ile nam vermişti.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Mağlup olmamış, hiçbir yenilgi almamış, yenilgisiz
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Yenilgisiz
1. Bizim takım ligi namağlup bitirmeye çalışıyor.
1. Bizim takım ligi namağlup bitirmeye çalışıyor.
Lisan : Farsça nā + Arapça maġlūb
Telaffuz : na:mağlup, l ince okunur
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Evlenmelerinde yasa bakımından sakınca olmayan (kadın ve erkek)
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Yabancı, el
1. Doğrusunu isterseniz beni aldatmamıştır ama namahrem karşısında oynamıştır.
1. Doğrusunu isterseniz beni aldatmamıştır ama namahrem karşısında oynamıştır.
Lisan : Farsça nā + Arapça maḥrem
Telaffuz : na:mahrem
namaz bezi, namazbozan, namaz niyaz, namaz örtüsü, namaz vakti, nafile namaz, akşam namazı, bayram namazı, cenaze namazı, cuma namazı, ikindi namazı, kuşluk namazı, öğle namazı, sabah namazı, teravih namazı, vitir namazı, yatsı namazı
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , İslam'ın beş şartından biri olan ve Müslümanların günde beş vakit, dinî kurallara göre yapmak zorunda oldukları ibadet, salat
1. Bu namaz, alelade bir ibadet değildi.
1. Bu namaz, alelade bir ibadet değildi.
Lisan : Farsça namāz
1. namaz ibadetini yerine getirmek
1. Bu adamlar birer ikişer gidip bir odada namazlarını kıldılar, gene geldiler.
1. Bu adamlar birer ikişer gidip bir odada namazlarını kıldılar, gene geldiler.
1. isim , isim , isim , isim , Namaz örtüsü
1. Başında kalın ve beyaz ipekten bir namaz bezi vardı.
1. Başında kalın ve beyaz ipekten bir namaz bezi vardı.
2. Başa örtülen bir örtü türü
1. Sırtında dört peşli entari, belinde şal kuşak, başında namaz bezi.
1. Sırtında dört peşli entari, belinde şal kuşak, başında namaz bezi.
1. isim , isim , isim , isim , İbadet
1. Vaktim yok diye namaz niyazı bıraktı.
1. Vaktim yok diye namaz niyazı bıraktı.
1. isim , isim , isim , isim , Namaz kılarken kadınların başlarına örttükleri tülbent vb. kumaştan yapılan örtü, namaz bezi
1. namaza başlamak
1. Arabalar uzaktan görününce köyüne, adamına göre kâh derviş, kâh sofu olur, hemen namaza dururdu.
1. Arabalar uzaktan görününce köyüne, adamına göre kâh derviş, kâh sofu olur, hemen namaza dururdu.
1. `kişi yapmak istemediği işin ayrıntılarıyla ilgilenmez` anlamında kullanılan bir söz