Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
nakzen görmek
Anlamı:

1. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Yargıtay tarafından bozulan bir karar üzerine bozma sebeplerini de göz önünde tutarak davaya yeniden bakmak


nakzen iade etmek
Anlamı:

1. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , bir yargı kararını, yargılama yöntemine ilişkin hükümler bakımından yerinde görmeyip bozarak hükmü veren mahkemeye geri göndermek


nakzetme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nakzetmek işi


nakzetmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , eskimiş , eskimiş , -i , -i , eskimiş , eskimiş , Bozmak

Örnek:

1. Yemini nakzetmek.

1. Yemini nakzetmek.

2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Yargıtay, bir mahkemenin yargısını yerinde veya yolunda bulmayarak geri çevirmek


Lisan : Arapça naḳż + Türkçe etmek

Telaffuz : na'kzetmek

nal

İlgili Kelimeler:

nalbant, naldöken, dörtnal, dörtnala

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , At, eşek, öküz vb. yük hayvanlarının tırnaklarına çakılan, ayağın şekline uygun demir parçası

Örnek:

1. Atların nal tıkırtıları, demir tekerlek gürültüleri işitildi.

1. Atların nal tıkırtıları, demir tekerlek gürültüleri işitildi.


Lisan : Arapça naʿl

nal çakmak
Anlamı:

1. nallamak


nal deyip mıh dememek
Anlamı:

1. bir düşüncede direnmek


nal toplamak
Anlamı:

1. at, yarışta sonlara kalmak veya sonuncu olmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , herhangi bir alanda geride kalmak


nalan
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İnleyici, inleyen


Lisan : Farsça nālān

Telaffuz : na:la:n, l ince okunur

nalayık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Yakışıksız, hoş olmayan

Örnek:

1. Başka kızların böyle nalayık hâllerde bulunması senin için bir mazeret değildir kızım.

1. Başka kızların böyle nalayık hâllerde bulunması senin için bir mazeret değildir kızım.


Lisan : Farsça nā + Arapça lāyiḳ

Telaffuz : na:la:yık, l ince okunur

nalbant
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hayvanların ayağına nal çakan kimse

Örnek:

1. Odun yardı, tarlalarda çalıştı, nalbanda yardım etti.

1. Odun yardı, tarlalarda çalıştı, nalbanda yardım etti.


Lisan : Arapça naʿl + Farsça bend

nalbantlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nalbant olma durumu

2. Nalbandın işi

Örnek:

1. Köyde dülgerlik ve nalbantlık yapardı.

1. Köyde dülgerlik ve nalbantlık yapardı.


nalbur
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , At nalı yapan demirci

2. Çivi, kilit, menteşe gibi yapı işlerinde kullanılan şeyleri satan kimse, hırdavatçı


Lisan : Arapça naʿl + Farsça -ber

nalburluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nalbur olma durumu, hırdavatçılık


nalça
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ayakkabıların altına çakılan demir

2. Nal


Lisan : Arapça naʿl + Farsça -çe

nalçalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Nalçası olan

Örnek:

1. Ahmet iskarpinlerinin nalçalı topuklarını taşlarda şakırdatmaya başladı.

1. Ahmet iskarpinlerinin nalçalı topuklarını taşlarda şakırdatmaya başladı.


nalçasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Nalçası olmayan


naldöken
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Taşlı, çakıllı yol


Telaffuz : na'ldöken

nale
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İnleme, inilti


Lisan : Farsça nāle

Telaffuz : na:le

nalekâr
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İnleyen, iniltili

Örnek:

1. İçlerinden biri de ince, hazin, nalekâr bir sesle yavaş yavaş Kur'an okuyordu.

1. İçlerinden biri de ince, hazin, nalekâr bir sesle yavaş yavaş Kur'an okuyordu.


Lisan : Farsça nālekār

Telaffuz : na:lekâr

nalın

İlgili Kelimeler:

natır nalını

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takunya

Örnek:

1. Çarşı hamamlarındaki nalınlar da boy boymuş.

1. Çarşı hamamlarındaki nalınlar da boy boymuş.


Lisan : Arapça naʿleyn

nalıncı

İlgili Kelimeler:

nalıncı keseri

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takunyacı


nalıncı keseri
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , `Yaptığı işlerde hep kendi çıkarını düşünmek` anlamındaki nalıncı keseri gibi kendine yontmak deyiminde geçen bir söz

Örnek:

1. Türk aydını daha ne kadar nalıncı keseri gibi böyle kendine yontacak?

1. Türk aydını daha ne kadar nalıncı keseri gibi böyle kendine yontacak?


nalıncılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takunyacılık


nalınlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Takunyalı