92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir iş için herhangi bir üst makama yazılan yazı
1. Yarın kaymakama müzekkere verecekti.
1. Yarın kaymakama müzekkere verecekti.
2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Yargılama makamının, bir kararın yerine getirilmesi konusunda belli bir makama yazdığı yazı
Lisan : Arapça muẕekkere
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Müzeye konulacak değerde veya eskilikte olan
1. Şimdi bunlar sırf müzelik birer obje olarak duruyorlar.
1. Şimdi bunlar sırf müzelik birer obje olarak duruyorlar.
2. alay yollu , alay yollu , alay yollu , alay yollu , Eski, köhne
1. -i , -i , -i , -i , Birinin başkası aleyhine yaptıkları veya söylediklerini karşı tarafa iletmek, ara bozmak
1. Çocuklar Ömer'i hoca efendiye müzevirlemişler, İffet'i kandırıp köftelerini alıyor, demişler.
1. Çocuklar Ömer'i hoca efendiye müzevirlemişler, İffet'i kandırıp köftelerini alıyor, demişler.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Süslenmiş, bezenmiş
Lisan : Arapça muzeyyen
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Sıcak bölgelerde yetişen, özellikle muzları içine alan bir çenekliler familyası
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bunaltıcı, tedirgin edici
1. Kaşlarını çattı, yüzünde müziç bir sıkıntının derin çizgileri gözüküyordu.
1. Kaşlarını çattı, yüzünde müziç bir sıkıntının derin çizgileri gözüküyordu.
Lisan : Arapça muzʿic
müzik bilimi, müzik dolabı, müzikevi, müzikhol, müzik köşesi, müzik kulağı, müzik market, müzik odası, müzik salonu, müziksever, alafranga müzik, alaturka müzik, barok müzik, canlı müzik, elektronik müzik, enstrümantal müzik, pop müzik, popüler müzik, vokal müzik, arka müziği, beraberlik müziği, Çigan müziği, film müziği, folk müziği, fon müziği, halk müziği, İspanyol müziği, mehter müziği, oda müziği, sinyal müziği
1. isim , isim , isim , isim , Birtakım duygu ve düşünceleri belli kurallar çerçevesinde uyumlu seslerle anlatma sanatı, musiki
1. Müzik eğitimi.
1. Müzik eğitimi.
2. Bu biçimde düzenlenmiş seslerden oluşan eserlerin okunması veya çalınması
1. Bu akşam güzel bir müzik dinledik.
1. Bu akşam güzel bir müzik dinledik.
Lisan : Fransızca musique
1. isim , isim , isim , isim , Müzik bilimi alanında araştırmalar yapan bilgin veya uzman, müzikolog
1. isim , isim , isim , isim , Müzik konularını, bilimsel yöntemlerle inceleyen bilim, müzikoloji
1. isim , isim , isim , isim , Radyo, televizyon, teyp, pikap, video vb. ses cihaz ve aksesuarları koymaya yarayan mobilya
1. isim , isim , isim , isim , Değişik müzik türlerinin bir mağazanın belli bir bölümünde veya köşesinde, plak, kaset, uzunçalar vb. olarak satışa sunulduğu yer
1. isim , isim , isim , isim , Müziğin seslerine olan duyarlılık ve yatkınlık durumu
1. isim , isim , isim , isim , Değişik müzik aletlerinin, plak, kaset, disk vb. ürünlerin pazarlandığı yer
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Müzikle ilgili
2. isim , isim , isim , isim , Müzik eşliğinde sergilenen film veya tiyatro oyunu
1. Halk müzikallere ilgi göstermeye başlıyor.
1. Halk müzikallere ilgi göstermeye başlıyor.
Lisan : Fransızca musical
1. isim , isim , isim , isim , Müziğe uygun özellikleri taşıma
Lisan : Fransızca musicalité
1. isim , isim , isim , isim , Müzisyen
1. Başarılı oyunların hemen hepsinde bu yönetmen, müzikçi, dekorcu, ışıkçı iş birliği görülüyordu.
1. Başarılı oyunların hemen hepsinde bu yönetmen, müzikçi, dekorcu, ışıkçı iş birliği görülüyordu.
2. Müzik öğretmeni
1. isim , isim , isim , isim , Çeşitli müzik türlerine ait kursların verildiği, müzik aletlerinin satıldığı yer