Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
muvazene etmek
Anlamı:

1. dengelemek

Örnek:

1. Her şeyde mükâfatla mücazatı, tatlıyla acıyı muvazene ederdi.

1. Her şeyde mükâfatla mücazatı, tatlıyla acıyı muvazene ederdi.


muvazeneli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dengeli, ölçülü

Örnek:

1. Beyaz kalın boynu üzerinde kafası çok muvazeneli, çok yerinde, çok erkek görünüyor.

1. Beyaz kalın boynu üzerinde kafası çok muvazeneli, çok yerinde, çok erkek görünüyor.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Davranışları ölçülü olan

Örnek:

1. Birinci ciltte garip, kaçık, bön, saf gördüğümüz Don Kişot, ikinci ciltte nasihatçi, oldukça muvazeneli bir adam oluyor.

1. Birinci ciltte garip, kaçık, bön, saf gördüğümüz Don Kişot, ikinci ciltte nasihatçi, oldukça muvazeneli bir adam oluyor.


muvazenesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dengesiz, ölçüsüz

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ne yaptığını bilmeyen, bir sözü bir sözünü, bir davranışı bir başka davranışını tutmayan


muvazenesizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dengesizlik, ölçüsüzlük

Örnek:

1. Tembihler ile cevaplar arasında umumiyetle bir muvazenesizlik vardır.

1. Tembihler ile cevaplar arasında umumiyetle bir muvazenesizlik vardır.


muvazi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , Paralel


Lisan : Arapça muvāzī

Telaffuz : muva:zi:

muvazzaf

İlgili Kelimeler:

muvazzaf hizmet, muvazzaf subay

Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Silahlı Kuvvetlerde görev başında olan subay ve astsubaylarla askerlik hizmetini yapan erler

2. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bir görev ve hizmetle yükümlü olan (kimse)


Lisan : Arapça muvaẓẓaf

muvazzaf hizmet
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Askerlik çağına giren erkeklerin yapmakla yükümlü bulundukları askerlik görevi


muvazzaf subay
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Mesleği askerlik olan subay


muvazzaflık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muvazzaf olma durumu


müvekkil
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Birini kendine vekil olarak seçen erkek


Lisan : Arapça muvekkil

müvekkile
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Birini kendine vekil olarak seçen bayan

Örnek:

1. Osmanlı Bankasında çalışan bir müvekkilesi bir kış günü telefon etmiş.

1. Osmanlı Bankasında çalışan bir müvekkilesi bir kış günü telefon etmiş.


Lisan : Arapça muvekkile

müvellidülhumuza
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , Oksijen


Lisan : Arapça muvellid + ḥumūża

Telaffuz : müvelli'dülhumu:za

müvellidülma
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , Hidrojen


Lisan : Arapça muvellid + māʾ

Telaffuz : müvelli'dülma:

müverrih
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Tarih yazan kimse, tarihçi

Örnek:

1. Osmanlı müverrihleri, acı tecrübelerin ilham ettiği bu insafsız hükümlere elbette ki itibar etmeyeceklerdi.

1. Osmanlı müverrihleri, acı tecrübelerin ilham ettiği bu insafsız hükümlere elbette ki itibar etmeyeceklerdi.


Lisan : Arapça muverriḫ

müvesvis
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kuruntucu


Lisan : Arapça muvesvis

müvesvislik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuruntuculuk


müvezzi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dağıtıcı

Örnek:

1. Kadıköy vapurunun hususi kamarasında, boyları birer metreyi aşmayan bir müvezzi kalabalığı kaynaşıyor.

1. Kadıköy vapurunun hususi kamarasında, boyları birer metreyi aşmayan bir müvezzi kalabalığı kaynaşıyor.


Lisan : Arapça muvezziʿ

Telaffuz : müvezzi:

müvezzilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Müvezzi olma durumu

Örnek:

1. O zamana kadar hamallık, boyacılık, müvezzilik ve söylemesi ayıp hırsızlık yapmıştı.

1. O zamana kadar hamallık, boyacılık, müvezzilik ve söylemesi ayıp hırsızlık yapmıştı.


müyesser
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kolaylıkla ortaya çıkan


Lisan : Arapça muyesser

müyesser olmak
Anlamı:

1. kolaylıkla ortaya çıkmak, kolaylıkla elde edilmek

2. nasip olmak

Örnek:

1. Bu sözün tam manasını verebilmek kimseye müyesser olmamıştır.

1. Bu sözün tam manasını verebilmek kimseye müyesser olmamıştır.


muylu

İlgili Kelimeler:

muylu yatağı

Anlamı:

1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Başka bir parça için dönme ekseni görevini yapan, silindir biçiminde parça

2. Bir milin yatağında dönmesini sağlayan bölüm

3. Bir top namlusunun iki yanına tutturulan miller


muylu yatağı
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Top kundağının yanlarında bulunan, silah muylularının geçmesi için açılmış delikli bölüm


muz
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Muzgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, bir çenekli, çok yıllık bir bitki (Musa sapientum)

2. Bu bitkinin kendine özgü hoş kokulu, tatlı, besleyici, kalın kabuklu, uzun meyvesi


Lisan : Arapça mūz

muzaffer
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Üstünlük elde etmiş, zafer kazanmış, yenmiş, utkulu

Örnek:

1. Boş sokakta bir dakika evvelki mutena alayın hayalini heyecanlı ve muzaffer gözlerle takip ediyorlardı.

1. Boş sokakta bir dakika evvelki mutena alayın hayalini heyecanlı ve muzaffer gözlerle takip ediyorlardı.


Lisan : Arapça muẓaffer

muzaffer olmak
Anlamı:

1. üstün gelmek, yenmek, zafer kazanmak

Örnek:

1. Yaşayabilmek için muzaffer olmaya mecburduk.

1. Yaşayabilmek için muzaffer olmaya mecburduk.