Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
müşteri

İlgili Kelimeler:

müşteri hizmeti, yağlı müşteri

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hizmet, mal vb. alan ve karşılığında ücret ödeyen kimse

Örnek:

1. Fırçayı iyice sabunlar, hoş vuruşlarla dolaştırırdı müşterinin yüzünde.

1. Fırçayı iyice sabunlar, hoş vuruşlarla dolaştırırdı müşterinin yüzünde.

2. Alıcı


Lisan : Arapça muşterī

Müşteri
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Jüpiter


Özel: Evet

Lisan : Arapça muşterī

müşteri hizmeti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Müşteriye verilen hizmet


müsterih
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bütün kaygılardan kurtulup gönlü rahata kavuşan, içi rahat olan


Lisan : Arapça musterīḥ

müsterih olmak
Anlamı:

1. içi rahat olmak, kaygıdan kurtulmak

Örnek:

1. Müsterih ol, artık hiç korkmayacak, mesut olacaksın.

1. Müsterih ol, artık hiç korkmayacak, mesut olacaksın.


müsterihlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Müsterih olma durumu


müsteşar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kendisinden bilgi alınan, kendisine danışılan kimse

2. Bakanlıklarda, elçiliklerde bakan veya büyükelçiden sonra gelen en büyük yönetici

Örnek:

1. Güzel çehreli müsteşar bey, nazır beyin kapıcısından daha alçak gönüllü idi.

1. Güzel çehreli müsteşar bey, nazır beyin kapıcısından daha alçak gönüllü idi.


Lisan : Arapça musteşār

müsteşarlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Müsteşar olma durumu

2. Müsteşarın görevi veya makamı


müstesna
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir bütünün veya kuralın dışında olan

2. Benzerlerinden üstün olan, benzerleri az bulunan

Örnek:

1. Kendisi bu resimlerin hepsinden daha sevimli, daha canlı, daha müstesna bir simaydı.

1. Kendisi bu resimlerin hepsinden daha sevimli, daha canlı, daha müstesna bir simaydı.

3. Kural dışı

4. zarf , zarf , zarf , zarf , Dışında, ayrı, hariç tutularak

Örnek:

1. Şehrinde yerleşen ve alışan halk müstesna, şiirin burada fazla beğeneceği bir yer de kalmamıştı.

1. Şehrinde yerleşen ve alışan halk müstesna, şiirin burada fazla beğeneceği bir yer de kalmamıştı.


Lisan : Arapça mustes̱nā

Telaffuz : müstesna:

müstesnalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Müstesna olma durumu

2. Kural dışılık


müsteşrik
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Doğu bilimci


Lisan : Arapça musteşriḳ

müsteşriklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Müsteşrik olma durumu


müstevi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Her yeri aynı düzeyde olan, düz

2. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Düzlem


Lisan : Arapça mustevī

Telaffuz : müstevi:

müstevli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bir yeri istila eden, yönetimi altına alan (kimse, devlet, ordu vb.)

Örnek:

1. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.

1. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.

2. Salgın


Lisan : Arapça mustevlī

Telaffuz : müstevli:

müstezat
Anlamı:

1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Her dizesine bir küçük dize eklenmiş divan edebiyatı nazım türü


Lisan : Arapça mustezād

muştu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sevindiren haber, sava, müjde, erim (II), beşaret


muştucu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muştu getiren kimse, savacı, müjdeci

Örnek:

1. Ona göre çocuklar sadece savaşa sürülecek erlerin bir muştucusudur.

1. Ona göre çocuklar sadece savaşa sürülecek erlerin bir muştucusudur.


muştulama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muştulamak işi


muştulamak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Sevinilecek bir iş, olay vb.nin olduğunu birine haber vermek, müjdelemek

Örnek:

1. Bütün falcılar bize geleceğimizdeki mutluluğu muştularlar.

1. Bütün falcılar bize geleceğimizdeki mutluluğu muştularlar.


muştulanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muştulanmak işi, müjdelenme


muştulanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sevinçli bir haber verilmek, müjdelenmek


muştulu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Muştusu olan, müjdeli


muştuluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muştucuya verilen armağan, müjdelik


müsvedde

İlgili Kelimeler:

müsvedde defteri, insan müsveddesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yazı taslağı, karalama

Örnek:

1. Sende başka âşıkane müsvedde varsa bana ver.

1. Sende başka âşıkane müsvedde varsa bana ver.

2. Bir şeyin kötü benzeri

Örnek:

1. Anne değil ki anne müsveddesi.

1. Anne değil ki anne müsveddesi.


Lisan : Arapça musvedde

müsvedde defteri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karalama defteri