Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
Mamak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ankara iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : ma'mağı

mamaliga
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kaynar suda haşlanıp üzerine yağ gezdirilen mısır unu yemeği


Lisan : Rumca

Telaffuz : mamali'ga

mambo
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Haiti kökenli, rumba ve çaçaya benzeyen bir dans

2. Bu dansın müziği


Lisan : Fransızca mambo

Telaffuz : ma'mbo

mamelek
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , isim , isim , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , Mal varlığı


Lisan : Arapça māmelek

Telaffuz : ma:melek

mamografi
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Memenin filmini çeken özel cihaz


Lisan : Fransızca mammographie

mamul

İlgili Kelimeler:

yarı mamul

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yapılmış, işlenmiş, imal edilmiş (eşya, yiyecek)


Lisan : Arapça maʿmūl

Telaffuz : ma:mul, l ince okunur

mamulat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yapılmış şeyler


Lisan : Arapça maʿmūlāt

Telaffuz : ma:mu:la:tı, l ince okunur

mamur

İlgili Kelimeler:

dört başı mamur

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bayındır

Örnek:

1. Yıkılmış dilberin mamur illeri / Susmuş bülbüllerin taze dilleri

1. Yıkılmış dilberin mamur illeri / Susmuş bülbüllerin taze dilleri


Lisan : Arapça maʿmūr

Telaffuz : ma:mur

mamure
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bayındır yer, bayındırlık

Örnek:

1. Şu kıraç dağın teras biçiminde kesilmiş tepesinde benim, kaç akşamüstü, büyük hisarlar üstüne kurulmuş, saraylı, kuleli kaç masal mamuresi seyrettiğimi bilemezsiniz.

1. Şu kıraç dağın teras biçiminde kesilmiş tepesinde benim, kaç akşamüstü, büyük hisarlar üstüne kurulmuş, saraylı, kuleli kaç masal mamuresi seyrettiğimi bilemezsiniz.


Lisan : Arapça maʿmūre

Telaffuz : ma:mu:re

mamurluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bayındırlık


mamut
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Filgillerden, dördüncü zamanda Avrupa ve Asya'da yaşamış olan, şimdi ancak fosili bulunan iri, kıllı bir hayvan (Elephas primigenius)


Lisan : Fransızca mammouth

mana

İlgili Kelimeler:

tam manasıyla

Anlamı:

1. isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , Anlam

Örnek:

1. Ne Hak buyruğun tutarsın ne kul sözün işitirsin / Hiç bilmezsin mana nedir, ne dilde çağırmak gerek

1. Ne Hak buyruğun tutarsın ne kul sözün işitirsin / Hiç bilmezsin mana nedir, ne dilde çağırmak gerek


Lisan : Arapça maʿnā

Telaffuz : ma:na:

mana (veya manası) çıkmak
Anlamı:

1. anlamına gelmek, anlamını taşımak

Örnek:

1. Kızın adını Emel koydu. Oğlanınkini Fethi ... Sanki bundan emelini fethetmiş manası çıkıyordu.

1. Kızın adını Emel koydu. Oğlanınkini Fethi ... Sanki bundan emelini fethetmiş manası çıkıyordu.


Ön Takı : (bir şeyden)

mana çıkarmak
Anlamı:

1. yersiz bir yargıya varmak, yanlış değerlendirmek

2. bir söze, söyleyenin aklından geçmeyen bir anlam vermek

3. anlam çıkarmak


mana vermek
Anlamı:

1. kendince bir yargıya varmak, yorumlamak


manaca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Anlamca


Telaffuz : ma:na:ca

manalandırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Manalandırabilmek işi


manalandırabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Manalandırma ihtimali veya imkânı bulunmak


manalandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Manalandırmak işi


manalandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Anlam vermek

Örnek:

1. Biz o zaman bu sözleri en kötü bir biçimde manalandırarak hanımı kabahatli bulmuştuk.

1. Biz o zaman bu sözleri en kötü bir biçimde manalandırarak hanımı kabahatli bulmuştuk.


manalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Anlamlı

Örnek:

1. Her çağın kendi idealine göre gördüğü sosyal manalı bazı rüyalar vardır.

1. Her çağın kendi idealine göre gördüğü sosyal manalı bazı rüyalar vardır.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Anlamlı bir biçimde


manalıca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Manalı bir biçimde

Örnek:

1. Usulca becerdiği kışkırtmaları ustacadır, hilekâr gözlerini manalıca süzer konuşurken.

1. Usulca becerdiği kışkırtmaları ustacadır, hilekâr gözlerini manalıca süzer konuşurken.


Telaffuz : ma:na:lı'ca

manalılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Manalı olma durumu


manas
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kın kanatlılardan, ergin evrede yaprakları, kurtçuk evresinde kökleri kemirerek tarım bitkilerine ve orman ağaçlarına büyük zarar veren bir böcek (Polyhylla fullo)


manasına gelmek
Anlamı:

1. anlamına gelmek