Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
mali cebir
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Paraya ilişkin konuları esas alan bilim dalı


malı götürmek
Anlamı:

1. herkesin göz diktiği bir çıkarı elde etmek


malı ongun olanın adı angın olur
Anlamı:

1. `malından çok ürün alan kişinin adı her yerde anılır` anlamında kullanılan bir söz


mali senet
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Mali belge


malı taşı
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Bazen kayıklarda çıpa yerine kullanılan, ipe bağlı büyükçe taş


mali yıl
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , ekonomi , ekonomi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , ekonomi , ekonomi , Her yıl bütçenin uygulanması için martın birinden başlayıp ertesi yıl şubat sonunda kapanan süre


malihülya
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , ruh bilimi , ruh bilimi , Kara sevda

2. Kuruntu

Örnek:

1. Bu motiflerle ileride hazırlayacağı operanın hülyalarını, daha doğrusu malihülyalarını kurarak dalga geçiyordu.

1. Bu motiflerle ileride hazırlayacağı operanın hülyalarını, daha doğrusu malihülyalarını kurarak dalga geçiyordu.


Lisan : Arapça māliḫulyā

Telaffuz : ma:lihülya:

malik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sahip, iye

Örnek:

1. Yersiz yurtsuz bir aile görünce sekiz kat apartmanlara malik iratçıyı hatırlayınız.

1. Yersiz yurtsuz bir aile görünce sekiz kat apartmanlara malik iratçıyı hatırlayınız.


Lisan : Arapça mālik

Telaffuz : ma:lik

malik olmak
Anlamı:

1. sahip olmak

Örnek:

1. Kuvvetli bir aktör hançeresine malik olmak lazımdı.

1. Kuvvetli bir aktör hançeresine malik olmak lazımdı.


malikâne
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geniş bir alana kurulmuş, büyük ve gösterişli ev


Lisan : Arapça mālik + Farsça -āne

Telaffuz : ma:likâ:ne

Maliki
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , İslamiyette dört Sünni mezhepten biri

2. Bu mezhepten olan kimse


Özel: Evet

Lisan : Arapça mālikī

Telaffuz : ma:liki:

Malikilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Maliki mezhebi


Özel: Evet

malikiyet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Malik olma durumu

Örnek:

1. İnsanlar bir şeye malikiyetle mağrurdurlar: Kültür.

1. İnsanlar bir şeye malikiyetle mağrurdurlar: Kültür.


Lisan : Arapça mālikiyyet

Telaffuz : ma:likiyet

malın gözü
Anlamı:

1. isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Açıkgöz, kurnaz, çokbilmiş kimse

2. Aşağılık ve düzenci kimse

Örnek:

1. İlk pansiyoncum, kendi zaten malın gözü olduğu için herkese en olmadık lekeleri bulaştırmak için fırsat kollardı.

1. İlk pansiyoncum, kendi zaten malın gözü olduğu için herkese en olmadık lekeleri bulaştırmak için fırsat kollardı.

3. Bir şeyin en iyisi, en güzeli

Örnek:

1. Anam da hep malın gözünü bulur ama bize göstermez.

1. Anam da hep malın gözünü bulur ama bize göstermez.

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İffetsiz


malın iyisi boğazdan geçer
Anlamı:

1. `kişinin, yiyemediği malının bir değeri yoktur` anlamında kullanılan bir söz


malını yemesini bilmeyen zengin her gün züğürttür
Anlamı:

1. `züğürt, yokluk içinde bulunduğundan yiyemez, varlık içinde olduğu hâlde yiyemeyen de bunun gibidir` anlamında kullanılan bir söz


maliye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kamu ile ilgili işlerin yürütülmesi için gerekli gelirleri ve harcanan paraları düzenleyen kuralların bütünü

Örnek:

1. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır.

1. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır.

2. Konusu bu kuralları incelemek olan bilim dalı

3. Devlet gelir ve giderlerini yöneten kuruluş

Örnek:

1. Maliyede çalışıyor.

1. Maliyede çalışıyor.


Lisan : Arapça māliyye

Telaffuz : ma:liye

maliyeci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Maliye işlerinde uzman olan veya devletin maliye kuruluşlarında çalışan kimse


maliyecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir devletin mali işleri

2. Maliyecinin görevi


maliyet

İlgili Kelimeler:

maliyet fiyatı, değişken maliyet, değişmez maliyet

Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Üretimde bir mal elde edilinceye değin harcanan değerlerin toplamı


Lisan : Arapça māliyyet

Telaffuz : ma:liyet

maliyet fiyatı
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Bir malın çeşitli üretim ve dağıtım dönemlerinde, o döneme kadar yapılan harcamaların bütünü, doğal fiyat, normal fiyat

Örnek:

1. Mallar, maliyet fiyatına bir kâr eklenerek satılır.

1. Mallar, maliyet fiyatına bir kâr eklenerek satılır.


maliyetli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Maliyeti yüksek olan

Örnek:

1. Sandıktan maliyetli bir şey çıkmayacağından emin bulunduklarını bu tavırlarıyla anlatmış oluyorlardı.

1. Sandıktan maliyetli bir şey çıkmayacağından emin bulunduklarını bu tavırlarıyla anlatmış oluyorlardı.


maliyetsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Maliyeti düşük olan


maliyetsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Maliyetsiz olma durumu


Malkar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuzey Kafkasya'da Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nde yaşayan, Türk soyundan bir halk ve bu halktan olan kimse, Balkar


Özel: Evet